Konuk Yazar-Türkiye
Yavuz Bülent Bakiler
30 Ocak 2012
İsviçre-Fransa meclislerini suçlayamayız
İsviçre-Fransa meclislerini suçlayamayız -1-
Fransa Meclisi, Ermeni Diasporasının soykırım iddiasını kabul etti. Daha önce İsviçre Meclisi de benzer bir kararla karşımıza dikilmişti. Sadece İsviçre ve Fransa değil, 22 devlet daha Ermeni iddialarına kucak açıyor. Ve biz, bu kararlar karşısında öfkelenip duruyoruz. Alınan kararlar elbette yanlış. Ama bütün samimiyetimle yazıyorum: İsviçreye de, Fransaya da, diğer 22 devlete de bizim zerre kadar kızmaya, bağırıp çağırmaya, meydanlara dökülmeye hakkımız yok. Çünkü hem Türkiyede, hem de çeşitli ülkelerde, Ermeni iddialarının kuvvet kazanmasına zemin hazırlayan, evvel emirde bizim eğilim siyasetimizdir. Okumayan, araştırmayan, bilmeyen veya bildiklerini söylemeyen bizim ruhsuz, köksüz, imansız, izansız güruhumuzdur. Vebal, tamamen bizim üzerimizdedir. 1915 yılındaki kanlı boğuşmalar, vuruşmalar üzerinden tam 97 yıl geçti. Bu ne demektir? 1915 yılında doğanların aşağı yukarı yüzde yüzü ölüp gitmişlerdir. Zaten 1915 yılında doğanlar, Ermenilerin hem ordumuzu arkadan vurduklarını, hem de Doğu ve Güneydoğu bölgemizde yaşayan Kürt ve Türk vatandaşlarımızı çok canavarca hislerle diri diri yaktıklarını, sulara ve kuyulara gömdüklerini, kapılara-duvarlara çivilediklerini okumadıkları, araştırmadıkları, analarından, babalarından dinlemedikleri takdirde nereden bileceklerdir.
Ben bugün 75 yaşındayım. Ben, Ermeni vahşetini hem o 1915 faciasını yaşayanlardan bizzat dinledim. Hem de devletimizin resmî arşivlerinden okuyarak öğrendim.
Biz, Türkiye olarak, dünyada en az okuyan milletlerin başında geliyoruz. Evlerimizin %95i kitapsız ve kütüphanesizdir. Dedelerimizden vazgeçtim, babalarımızdan kalan kitapları da, Türkçemizi durmadan budadığımız, kısırlaştırdığımız için okuyup anlayamıyoruz. Türkiyemizde, her yıl basılan kitaplar dikkate alındığında bin kişiye düşen kitap miktarı sadece yedidir. Beri yanda Almanyada her yıl, bin kişi için 2.700, Fransada 1.700, Japonyada 1000 kitap basılmaktadır. Şimdi biz istiyoruz ki, Türkiye Türkleri olarak biz rahatımızı katiyen bozmayalım, okumayalım, araştırmayalım, bilmeyelim, bildiklerimizi kalkıp söylemeyelim, ama çeşitli milletlere mensup kimseler gelsinler, Türkiyede ciddi araştırmalarda bulunsunlar, resmî arşivlerimizi incelesinler sonra kalkıp desinler ki: 1915 yılında ihanet Ermenilerden geldi. Birinci Dünya Harbine giren ve yedi cephede çarpışan Türk ordusunu Ermeniler arkadan vurdular. Doğu ve Güneydoğuda binlerce değil, on binlerce Kürt ve Türk vatandaşını en vahşiyane usullerle boğazladılar. Evet ortada, karşılıklı olarak kanlı bir çarpışma vardır ama bir katliam yoktur! Türk devleti soykırım yapmakla suçlanamaz!
Önce devletimizin sonra özünden-kökünden kopmuş, Batı karşısında tam bir aşağılık duygusuyla apışıp kalmış insanlarımızın yapmadıklarını yapamadıklarını İsviçre ve Fransa meclislerinden bekleyemeyiz. Sarkozyden önce Armut piş ağzıma düş! tembelliği, cehaleti, ahmaklığı içinde olanlar utanmalıdırlar.
Dehşetli bir alçaklığın resmî belgesi
Dünkü yazımda demiştim ki, Ermeni iddialarını kabul eden İsviçre ve Fransa meclislerine öfkelenmek hakkımız yoktur. Çünkü önce, bizim devletimiz, 1915 öncesinde ve sonrasında, Ermeni teşkilatlarının dehşet üstü dehşet katliamlarından hiçbirini tarih kitaplarımıza koydurtmamıştır. Sonra bizim sözüm ona aydınlarımız ve Müslüman halkımız, Ermeni vatandaşlarımızın akıl almaz vahşetlerini, resmî kayıtlardan okuyup öğrenmek zahmetine katiyyen katlanmamışlardır. İddia ediyorum: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından dört cilt halinden çıkarılan OSMANLI BELGELERİNDE ERMENİ İSYANLARI isimli çok önemli bir eseri, 74 milyonluk Türkiyede 1.500 kişi bile katiyyen görmemişlerdir, görmüş olsalar bile okumamışlardır. Gerçekleri: Gördükleri, okudukları, bildikleri halde bâzı köşe yazarlarının kendi sütunlarında Aşk ile: Hepimiz Ermeniyiz! diye gürlemeleri, utanç yüzlü ihanetlerindendir. Okumadıkları, bilmedikleri halde. Hınçak ve Taşnak ağızlarıyla tepinmeleri anlatılmaz ahmaklıklarındandır.
Şimdi ben burada, o zavallı adamlara, yüzlerce resmî belgeden sadece birini kısaltarak uzatmak istiyorum. Yüzleri kızarmayacaktır biliyorum. Yine de yazmaktan kendimi alamıyorum. Bu belge ERMENİ İSYANLARI isimli kitabın dördüncü cildinin 168-175 sayfalarından alınmıştır. Devrin içişleri Bakanı Talat Paşa tarafından Emniyet Umum Müdürlüğüne bildirilmiştir! Aşağıdaki dehşetli hâdiseler, sadece Van şehrimizde cereyan etmiştir: 1- Mirgehi köyünde muhtar Molla Hasan bayrak çekerek teslim oldukları halde Ermeni çeteleri, Ruslarla birlikte hareket ederek 27 erkek 12 kadın, 18 çocuk, ceman 57 vatandaşımızı şehid etmişlerdir.
2- Çarıksar Köyünde bir çocuk, kuzu gibi kızartılarak bir süngüye geçirilmiş bir direğe bağlanmıştır
3- Ahorik ile Avzerik köylerinde dört kişi elleri karınlarına, mesaneleri ağızlarına sokularak öldürülmüşlerdir
4- Kavlikte 7 yaşında Fatma ile 9 yaşlarında Gülnaza tecavüz edilmiştir. 70 yaşından büyük Alo isimli bir şahıs öldürüldükten sonra çene kemikleri kırılmış, mesanesi ağzına verilmiştir
5- Astacı köyünde, Kemonun eşi Zeliha, ekmek pişirirken düşman tarafından bastırılmış, Ermeniler Zelihânın 6 aylık kızını, gözü önünde fırında kızarttıktan sonra etinden yemesi için zorlamışlardır, Bu köyün diğer çocukları tezek yığınları içine bırakılarak yakılmışlardır.
6- Heretil köyünden Hacı Osman namında biri katledilmiş, üç kızı ile iki gelini tahammül dışındaki alçaklıklar yapılmasından teessüren terki hayat eylemişlerdir. Kotur halkından Gülbeyaz nam muhtarın 16 yaşındaki mahdumuna, adi kişiler alçakça tecavüzde bulunmuşlardır. Erkekler samanlığa doldurulmuş, kadınlarına 24 saat tecavüz edildikten sonra şehit edilmişlerdir. Bu kaza halkından tahminen iki bine yakın çocuk ve kadın şehid edilmiş genç kız ve kadınlar götürülmüşlerdir.
7- Vanın Halil Ağa Mahallesinde Van muhasebe Mümeyyizi Hasan Efendinin kerimesine alçakça tecavüzden sonra, ailesi ve biraderi, mektep muallimlerinden Hüseyin Efendi ve ailesi ve dört çocukları katledilmişlerdir. Muhasebe memurlarından Beşiroğlu Derviş Efendinin ailesinden âmâ Sami ve zevcesinin gözleri önünde, Huriye ve Sâdiye adlarındaki bâkirelere alçakça tecavüz edildikten sonra, ebeveyni, boğazları kesilerek öldürülmüşlerdir
8- Yine Halil Ağa Mahallesinden doksan yaşında mahalle imamı İsa Efendi ve yetmiş yaşındaki Rasih Efendi, Hoca Hacı Efendi birer eşeğe bindirilerek teşhir ve sakalları tıraş ve pis sularla yıkanmış vücudları tedricen yaralanarak şehid edilmişlerdir.
9- Şamran Mahallesinde alçakça tecavüzlerden sonra iki yüz kadın ve çocuk, komite şarkılarıyla katledilmişlerdir.
10- Vanın Mehmet Bey Mahallesinde, Cemalin zevcesi Seher ve beş ve yedi yaşlarındaki çocukları, validesinin elinden alınarak kama ile parçalanmışlardır. Hacı Ahmet Efendinin ve zevcesinin taş ile başlarının ezildiği görülmüştür
11- Şabaniye Mahallesinde hasta yatan Mülazım Abdurrahman Efendinin yüzüne tebevvül -işemek- ve darb edildikten sonra katlolunmuştur. Tüccardan Hacı Ömer Efendinin parası alındıktan sonra boğazı kesilerek öldürülmüştür.
12- Vanın Selimbey Mahallesinden Süvaroğlu Halid elliden fazla komşusuyla birlikte Van Ermenilerinden Panosa teslim edilmişlerdir. Panos bu kişileri kurşuna dizdirmiştir. Ölmeyen erkekler boğazlanmışlardır. İki erkek çocuk Sıhke sokağında kuyuya atılmışlardır.2
13- Tebrizkapısı kovuşundan Salih ve ailesi Fatma ve beş yaşından on yaşına kadar dört kerimeleri ve birader ve hemşiresi ve onyedi kişi nefer önce çengellere takılmış sonra kama ile çocuklar doğranmış anneleri, çocukların altından geçirilerek, saçları yavrularının kanlarıyla boyandıktan sonra serbest bırakılmışlardır.
14- Vanın Tahliyesi esnasında sefinelere -gemilere- bindirilen fırtına dolayısı ile Erciş, Adilcevaz kazası civarına yanaşan halk, Ermeniler tarafından ablukaya alınmış, dörtyüz civarında kadın ve çocuk, gemi içinde, kurşunlanarak öldürülmüşlerdir.
15- Üçyüz nüfustan ibaret bulunan Şehayne köyü ahalisi, Vana hicret ederken İskele ve Kalecik Ermenileri tarafından yolları çevrilerek katledilmişlerdir. İhtiyar kadınlar ile çocuklar camiye doldurularak cami ile beraber yakılmışlardır.
16- Molla Kasım köyünden yetmiş yaşında Feyzi Ağanın başı zevcesinin kucağına verildikten sonra kesilmiş, 9 yaşında Sabri ve gelini Huriye de katledilmişlerdir. Tekkenin zâviyedarı Şeyh Mehmet Şakir ve oğlu Ziya ve Şeyhin hanelerinde bulunan 70 kişi mahvedilmişlerdir. Gelinlerden Vana götürülen Zahide ve Fatma, Mermid çayı köprüsünden geçerlerken, kendilerini suya atmışlardır.
17- Bağdaşan ve Karaağaç köylerinden yirmiden onyedi yaşına kadar olan kızların da Rusyaya gönderildiğine muhakkak nazarıyla bakılıyor. Tumar nahiyesi tamamen, Erçek ve Havasor nahiyelerinin %70i katlolunmuştur. Ve Mendan köyünde 45 nüfus, nişan hedefi haline getirilerek şehid edilmişlerdir! Ercişli olup insaniyet ve servetiyle birçok Ermeniyi ihya eden Hacı Hasan Ağa, günlerle Ermenilerin işkencesine duçar olduktan sonra şehid edilmiştir.
18- Gerek Gevaş ve gerekse Müküs kazalarından geçmeye çalışan üçbinden fazla ahali, Müküs komitesince tamamen katledilmişlerdir.
19- Bütün camiler ve Müslüman mahalleleri yakılmış-yıkılmış ve Van merkezi, yangın görmüş tarlaya döndürülmüştür. Van Hastanesinden nakledilemeyen seksen kadar hasta, hastane binasında öldürülmüşlerdir.
20- Van ahalisinden 80 yaşındaki Tayyar Efendi, ihtiyar eşinin önünde çivi ile kapıya mıhlanmış, önce burnu ve kulakları ve sonra çenesi kesilerek öldürülmüştür. Gevaş Telgraf Müdürü Hakkı Efendinin eşi, cebren bir Ermeniye verilmiş ve davul-zurna ile teşhir edildikten sonra, pederiyle beraber Rusyaya gönderilmiştir!
Dehşet verici bu resmi belgenin aşk ile: Hepimiz Ermeniyiz! diye bağıran ve yazan kişiler tarafından okunmasını da çok isterdim.
Not: Yazarın 28-29 Ocak 2012 tarihlerinde Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan yazıları burada birleştirilmiştir.
Bu yazı 1,247 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Mart 2013
Allaha ısmarladık
-
10 Mart 2013
Anıtkabir'de Kral Abdullah'ın gözyaşı
-
4 Mart 2013
Hocalı'da Ermeni ve Rus vahşeti
-
25 Şubat 2013
Ah Enver Ağabey!
-
24 Şubat 2013
Sinoplu gençleri kim tahrik etti?
-
18 Şubat 2013
Kemalizmin millet anlayışında dinin yeri yoktur
-
4 Şubat 2013
Türk Olmak Şereftir
-
21 Ocak 2013
Nazım Hikmet'e niçin saygı duyayım? -ll-
-
14 Ocak 2013
A. Menderes'e tekme tokat dayak, Apo'ya renkli televizyon
-
13 Ocak 2013
Terör biter mi dersiniz?
-
31 Aralık 2012
Soner Yalçına Açık Mektup
-
25 Kasım 2012
Turan Yazgan Hoca da...
-
23 Ekim 2012
Fazıl Say cayırtısı
-
21 Ekim 2012
MHP Devlet Bahçeli'yle büyümüyor, büyümeyecek!
-
8 Ekim 2012
Atsız Şaman mıydı?
-
1 Ekim 2012
Balyoz davasının hakimi ben olsaydım...
-
9 Haziran 2012
Abdurrahim Karakoç (1932-2012)
-
9 Nisan 2012
Ordumuzu siyasete bulaştırmamak
-
1 Nisan 2012
Türk Ocakları 100 yaşında
-
5 Mart 2012
Hocalı mitinginde bir yanlışımız
Yorumlar
+ Yorum Ekle