''Başbakan Erdoğan Bakanlar Kurulu'na katılamayacak.''
Haber bültenlerine düşen bu not; pek çok dost sohbetinde kullandığım,Allah Dostları'ndan birine ait olan ibretlik bir sözü aklıma getirdi:
''Dünyada hiç kimse yoktur ki ayıplamış olduğu şey, kendi başına gelmeden ölsün.''
Bir kızılderili atasözü de şöyle der:
"Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü!"
***
Sene 2002
Türk siyasetinin en karışık günleri
Başbakan Ecevit hasta.
İstifa çağrılarına kulak asmıyor,hastalığı yüzünden Bakanlar Kurulu Toplantısı dahi zaman zaman yapılamıyor.
Siyasi yasaklı Recep Tayyip Erdoğan yeni kurduğu partinin Genel Başkanı sıfatı ile il il dolaşıyor.
2 Haziran günü Erzincan'da partililere şöyle hitap ediyor:
''Haftalar, aylardır, 'Bu hükümet hasta' diyoruz. Sayın Başbakan'a, İnönü için söylediklerini kendisine hatırlattık. Artık vakti gelince siyasetten çekilmesini bilmelidir' diyordunuz. Şimdi o sözleri biz size hatırlatıyoruz ve diyoruz ki 'Vaktiniz geldi geçiyor, istifa edin' diyoruz. Artık fiziken çökmüş, bitmiş bir insan var karşımızda. Bakın her taraf kırılmaya, dökülmeye başladı. Bu neyi gösteriyor. Artık çelik korselerle duruyorsun."
Ecevit elbette direnmekte haksızdı.Fakat aynı zamanda hasta ve yaşlı idi, Erdoğan ise O'nu bu insanî zaafından dolayı ağır ifadalerle eleştiriyordu.
O günlerde Erdoğan'ın Ecevit'e hastalığı üzerinden yüklenmesine dafalarca şahit olduk.
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil,Erdoğan'ın Bülent Ecevit hakkında sarfettiği o sözleri,18 Temmuz 2008'de "Balık Hafızası'' başlıklı yazısında şöyle sıralamıştı:
"Ecevit kişisel hırsından gitmiyor."
"mesaisini yerine getirmekten aciz."
"Ülkeyi hastaneye çevirme."
"Kendine zulmetme çekil!"
"millete kıyma, bırak!"
"Ölümün ertelenmesi, ötelenmesi, hayatın yaşandığı anlamına gelmez... "
"mazereti var... Yaşlılık!"
"Çekilmesini bilmiyor.'
"Ecevit görevinin başında olduğunu söylemiş... Ne olur güldürme bizi!"
"Fiziken çökmüş."
"Bitmiş bir insan."
"Topluma yararlı olmaya değil, anca kendini ayakta tutabilmeye çalışıyor."
"Git." "Çekil."
'Yerinden ve merkezden olmak üzere, iki yönetim şekli vardır... Şimdi, hastaneden ve evden yönetim çıktı!'
'Anlaşılan o ki, insan yaşlanınca gerçekleri daha az görüyor, hırsı artıyor. Hastane raporları bile zoraki veriliyor.'
'Her tarafı kırılıp dökülüyor.'
'Çelik korselerle duruyorsun.'
'Düş milletin yakasından.'
Erdoğan herşeyin saat gibi çalıştığını ifade etmek istediğinden olacak,seçim mitinglerinde Ecevit Hükümeti'nin son dönemlerini hatırlatarak, "Bakanlar Kurulu'nun hastane odalarında toplandığı günler oldu" diyordu.
Allah'ın işine bakınız ki,
Bir önceki hafta Başbakan Erdoğan'ın geçirdiği operasyondan dolayı toplanamayan Bakanlar Kurulu,bu hafta da toplanamayacak.
Geçen haftaki AKP Grup Toplantısı da aynı sebepten iptal edilmişti.
Üstelik Erdoğan Ecevit'in o günkü yaşından 20 yıl daha genç.
Demek ki neymiş?
Düşmez kalkmaz bir Allah'mış!
Bunu derken sanılmasın ki Başbakan'ın hastalanmasına sevindik.
Biz Erdoğan'ın "varlığı"na düşman değiliz,fikirlerine karşıyız.
Biz Erdoğan bitsin derken "bedenen" değil
Siyaseten bitsin istiyoruz.
İnsanî zaafiyetle dalga geçmek,Allah'tan gelenle eğlenmek bizim harcımız değil.
Allah, O'nu herşeyden önce çoluk -çucuğuna bağışlasın.İnşaalah -hakikaten- korkulan hastalıkla bir ilgisi yoktur.
Yorumlar
+ Yorum Ekle