Konuk Yazar-Aydınlarocagı.org
Prof.Dr.Mustafa Erkal-Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
26 Kasım 2011
Tek Taraflı Aşk: AB
Son günlerde bedelli askerlik ve vicdani red konuları tartışılıyor. Bedelli askerliğin kısa dönem 21 günlük askerlik hizmeti olmadan, taksitli bedele ve kredi kartına bağlanmış olması üzücü ve düşündürücüdür. Toplumu askerden ve askerlikten soğutmak için her şey yapılıyor. Demek ki Türkiyenin savunma ihtiyacı yok; bu ihtiyacı belki de müttefiklerimiz karşılayacaklar. Küreselleşme çağında, hiç milli menfaatleri ve vatanı korumaya gerek kaldı mı? Müttefiklerimiz zaten bizi bizden fazla düşünüp korumazlar mı? İleride bu anlayış sürerse; vicdani reddi de kabul eder oluruz. Sözde muhafazakâr, ama aslında sağ liberalliğe özenen iktidarın bu uygulaması ne ölçüde muhafazakârlıkla bağdaşıyor? Askerlik hizmetini bir de zorunlu halden tam çıkarabilseler; sıra sadece bedelli askerlik yapmaya değil, piyango ve çekiliş ile gençleri askere almaya gelebilir.
Bedelli askerlikte sadece TSKnın ihtiyaçları göz önünde tutulamaz. Bu ülkede çok önemli sayılan gelenekler bir bir yıkılıyor. Biz askerliği en şerefli vatan hizmeti ve milli görev kabul eden bir milletiz.
Araştırmalarda son 5 yılda gerekirse ülkem için savaşırım diyenlerin oranının %11 puanlık bir düşüş göstermesi uygulanan politikalarla ilgilidir. (2011,Türkiye Değerler Araştırması)
Sağ liberallerin ve devletiyle kavgalı bazı muhafazakârların ABden bekledikleri çok önemli dönüştürme planları vardı. AB bir medeniyet projesi mi, yoksa kurucu 5 ülkenin egemenliğini pekiştirme aracı mı? Bu bugün daha iyi ortaya çıkıyor. AB üyeliği sürecinde bunlar gerçekleşecekti. Tvlerde sık sık AB programları yapılırdı. Açık oturumlarda bazıları bizi hep aydınlattır ve cehaletimizi giderirlerdi. Bazıları sakallı, yaka paça açık, oldukça besli tipleri artık ekranlarda göremiyoruz. Romantik liberallerin, kiralık kalemlerin ve işbirlikçilerin tezleri bir bir çürüdü. Ama Türkiye Gümrük Birliği ile yıllardır soyuldu. Tam üye olmadan egemenlik haklarının devrini bile kabullenir olduk. Milli davalarımızı, mesela Kıbrıs Sorununu AB yolunda engel olarak görenler oldu; ama asıl sorun bunu engel olarak görenlerdi. Ermeni sorunundan, bölücü ve ırkçı Kürtçülüğe kadar Türkiye üzerindeki operasyon şimdilik boşa çıktı. Bize yeni azınlıklar yaratmamız ve Sevr Şartlarını geri getirmemiz istendi.
Bugün Avrupa nereye gidiyor sorusu tartışılıyor. 12 sene önce ABnin ikiye bölünebileceğini yazmıştık. AB Organlarının genişlemeye cevap veremeyeceğini ve tam üyeliğin Türkiye için hayal ve karşılıksız bir aşk olduğunu belirtmiştik. Bugün Dünyada ve ABde milletlerin kendi içine dönüşü, esnek entegrasyon talepleri ve kendi milli politikalarını uygulamaları öne çıkıyor. AB, Yunanistanı sahipsiz bıraktı; hatta Euro Bölgesinden çıkarmayı bile düşündü. Aynı şey İtalya için de oldu. Demokrasinin vazgeçilemez bir ilke olduğu ABde teknokrat iktidarlar kurduruluyor. Krizdeki ve krize aday ülkeler devalüasyon yapamıyor; çünkü Euro ortak para politikası
Refah seviyesi düşüyor. Bu bizi de olumsuz etkileyecektir. İhracatımız ve turizm gelirlerimizde gerileme olabilir. Sanal, karşılıksız kamu ve özel sektör gelirlerine dayalı bir harcama politikası, reel sektörü desteklemeyen, üretmeyen, finans sektörünü canlandıran bir yapı zaten krize gebeydi. Avrupada korumacılık artıyor. Evrenselci, beynelmilelci, romantik liberal görüşler gözden düşüyor. Artık biz bu reformları AB için değil; kendimiz için yapıyoruz saçmalamaları da durumu kurtarmaya yetmiyor.
Bu yazı 2,301 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2022
Değerli Devlet Adamı Rahmetli Alparslan Türkeş'in Ardından
-
25 Mart 2021
''Türk-İslam Sentezi'' ve Garip Yakıştırmalar
-
28 Mart 2020
Virüslü Genel Manzara
-
4 Şubat 2020
İstanbul Kanalı Üzerine
-
1 Ocak 2020
Milli Marşımıza Ve Türkçeye Yapılan Saygısızlık ve Bir Sapıklık Örneği
-
26 Kasım 2019
Aranan Bir Kayıp: İnsan Hakları
-
7 Şubat 2019
Türk Dünyasının Bazı Sorunları
-
9 Ocak 2019
Ümmet Soslu Yeni Türkiye Oyunu
-
21 Aralık 2015
Türklüğün Gururu Prof.Dr. Aziz Sancar
-
24 Kasım 2015
Iğdır'da 42. Şura
-
5 Eylül 2015
Psikolojik Savaş ve İstikrar
-
14 Temmuz 2015
Koalisyon Mecburiyeti
-
23 Nisan 2015
Seçim Öncesinin Gündemi
-
9 Şubat 2015
Başkanlık Sistemi Tuzağı
-
1 Aralık 2013
1920 Ve 1923 Ruhları
-
4 Ağustos 2013
İleri Demokraside İlerlerken !
-
12 Haziran 2013
Kosova ve Balkan Gerçeği
-
30 Nisan 2013
Çözüm ve Barışın Arka Planı
-
8 Nisan 2013
Çelişkiler Yumağı
-
30 Mart 2013
Ters İşleyen Barış Süreci
Yorumlar
+ Yorum Ekle