19 Temmuz 2011

PKK’NIN ŞİDDET KARARI VE BDP’NİN ÇIKMAZLARI

PKK’NIN ŞİDDET KARARI VE BDP’NİN ÇIKMAZLARI Diyarbakır Cezaevinde 14 Temmuz 1982 tarihinde ölüm orucu başlatıp Eylül ayında ölen PKK mensupları M.Hayri Durmuş, Kemal Pir, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz adlı direnişçilerin anısına ya da 15 Temmuz’a uyarı niteliğinde yapıldığı söylenilen, 13 şehit verdiğimiz PKK’nın Diyarbakır/Silvan eyleminden sonra BDP’den eylemi kınayıcı açıklamalar gelmesine rağmen, tepkisini dile getirmek isteyen şahıslarca parti binalarına yoğun bir şekilde saldırı eylemleri düzenlendi. BDP’ye yönelen yoğun nefret duygularından bunalan partililerin, yaşanan olayın sorumlusunun BDP olarak görülmesinden şikayet ettikleri ve artarak devam eden saldırılardan endişe duydukları, halkın gözünde bozulan imajlarını yeniden kazanmak adına gerçekleri anlatmak için seçmen kitlesine telkinde bulunacakları belirtildi. Seçimlerden başarıyla çıkmalarına rağmen, Hatip Dicle ve diğer tutuklu bağımsız blok milletvekillerinin hapiste olmaları, yemin törenini boykot eylemleri ve nihayetinde DTK tarafından ilan edilen demokratik özerklik dolayısıyla iç dinamiklerinde de sıkıntılı günler yaşayan BDP’nin kamuoyunda sergilediği imajın giderek bozulduğu ve eylemlerden büyük rahatsızlık duyan seçmen kitlesinden gelen yoğun eleştirilere karşı bazı stratejik önlemler almayı gerekli gördüğü kaydedildi. Bir taraftan Kandil ve İmralı’nın sözünde çıkamayan, diğer taraftan da halk gözünde bozulan imajını düzeltmek için çaba gösteren BDP’nin, ne gibi “önlemler” alacağı konusunda ise blok içinde tam bir uyum sağlayamadığının vurgulanması dikkat çekici olarak yorumlandı. Ayrıca parti içi tutarsızlıkların devam etmesinin ve BDP’nin “şahin” kanadının belirleyici rolünün ise “Silvan olayı” ile büyük puan kaybettiği yönündeki yorumların ise tartışmalarda ağırlık kazandığı belirtildi. Özellikle DTK eş başkanlarından Aysel Tuğluk’un, kısa bir süre önce sarf ettiği “Türkiye’de kötü şeyler olacak..” açıklamasından sonra gerçekleşen Diyarbakır/Silvan olayının, demokratik ortama darbe vurmakla kalmayıp, kamuoyunun partiye bakış açısını da kötü yönde etkilediği değerlendirmesinde bulunan BDP’lilerin, halka kendilerini doğru anlatamadıkları yönünde belirlemeler yaptıkları kaydedildi. Bu arada DTK’nın ilan ettiği Demokratik Özerkliğin BDP içinde tartışma konusu olması, partinin çıkmazlarını bir derece daha arttırdı. Özerklik ilanı, blok aday milletvekilleri ve BDP içinde de farklı sesleri beraberinde getirdi. DTK tarafından Silvan'da 13 askerin şehit olduğu saldırının yapıldığı gün ilan edilen özerklik bildirgesine muhalefet şerhi koyan Altan Tan, "Tek taraflı olarak özerklik ilan edilmesinin zamanlama ve yöntemine karşı çıktım" derken, BDP Siirt eski Milletvekili Osman Özçelik de, “ilan edilenin özerklik değil özerklik talebi olduğunu belirterek, "Anayasa değişikliği olmadan özerklik olmaz" değerlendirmesinde bulundu. Partide yaşanan ayrışma nedeniyle, özerk bölgelerdeki modelleri incelemek için bir heyeti Avrupa'ya göndermeyi tartışan BDP ve DTK’nın, ayrıca konuyu anlatmak için 8 ayrı komisyon oluşturduğu, DTK’nın hem bölgede, hem de Türkiye genelinde "Demokratik özerkliğe" ilişkin seminer ve toplantılar yapmayı planladığı vurgulandı. Bu toplantılarda, "Özerkliğin ayrılık değil yerel yönetimleri güçlendirme, halkın refah düzeyini arttırma, bu kapsamda merkezi hükümete gerek kalmadan yerel yönetimlerin bölgede söz sahibi olması" tezini işleyecekleri iddia edilen BDP ve DTK’nın, çıkmazlarını bu vesileyle aşmayı düşündüğü belirtildi. Seçim hazırlıkları, sonuçları, parti içinde yaşanan rahatsızlıklar, tutuklu milletvekilleri, demokratik özerklik ilanı ve Silvan olayı nedeniyle sıkıntılı günler geçiren BDP’nin, sorunlarını aşabilmek için farklı partilerden de destek arayışına girdiği bildirildi. Bu arada farklı görüşlere mensup çevrelerce, süreç itibariyle zor günlerin arifesinde bulunan BDP’nin siyasetteki yerini koruyabilmesi için şiddeti kınaması gerektiği gerçeğini aklından bir an bile olsa çıkarmaması gerektiği dile getirildi. Helin Demir helindem@mynet.com

Bu yazı 1,649 defa okundu.