9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in bir basın toplantısında söyledikleri hep aklımda: Demişti ki:
-Özbekistan Cumhurbaşkanı İslâm Kerimov’a, Özbekistan’ın serbest piyasa ekonomisi içerisinde nasıl kalkınacağını anlatıyordum. Beni dikkatle dinliyor, cümlelerimi: Togri! Togri! Togri! diye tasdik ediyordu. Çok heyecanlandım. Anladım ki, bizim kullandığımız doğru kelimesinin aslı togridir. Bu kelime, Türkistan’dan Anadolu’ya geldiğinde doğru şeklini almıştır.
Bir husus daha dikkatimi çekti: Gitmiş olduğum her Türk Cumhuriyetinde gördüm ki, bizim bıraktığımız, terk ettiğimiz kelimeler, bir zamanlar Türk dünyasının ortak kelimeleri imiş!”
Bu çok önemli bir konudur ve aynı zamanda, bütün fikir, sanat, siyaset adamlarımızın, üzerinde dikkatle durmaları gereken çok doğru bir tesbittir. Ben de Türk cumhuriyetlerine on defa gidip gelen ve o cumhuriyetler üzerine yüz bir TV programı hazırlayıp sunan bir kimse olarak bütün Türk dünyası üzerinde oynanan oyunlara dikkat çekmek istemiştim.
Birileri, Türkiye ile bütün Türk cumhuriyetleri arasındaki kültür birliğini ortadan kaldırmak için, çok ciddi gayretler içinde. Bazı devletler, Türk dünyasının dil ve alfabe birliğini bozmak için ciddi planlar uyguluyor. Çünkü alfabe ve dil, milletlerin hayatında çok mühim. Örnek mi istiyorsunuz? Mesela, 1926 yılına kadar, bütün Türk dünyası bir tek alfabe ile okuyup yazıyordu. Moskova bu alfabe birliğini yok etmek için çok sinsi planlar uyguladı. Türkiye’ye birtakım adamlar yolladı. Moskova tarafından gelenler, bizim idarecilerimize telkin etmek istediler ki: “Bu eski harfler çok zordu. Daha kolay harflerle eğitim seferberliğine başlamak lâzımdır. Bunun için, Türkiye’nin Lâtin alfabesine geçmesi çok faydalı olacaktır!..”
Bizim idarecilerimiz, Moskova’nın bu dolaylı teklifini kabul etmediler. Biz alfabe değişikliğine gitmeyince, Ruslar, kendi imparatorluklarında bulunan Türklerin alfabelerini ortadan kaldırdılar. Onları Lâtin alfabesine geçirdiler. Burada dikkat edilecek bir husus var: Ruslar, hakimiyetleri altında bulunan Yahudilerin, Ermenilerin, Gürcülerin alfabelerine kat’iyyen dokunmadılar. 1926 yılında, Türk topluluklarıyla Türkiye arasındaki alfabe birliği kalkmış oldu. Moskova, masraflı olmasına rağmen bu durumdan çok memnundu. Ama iki yıl sonra, biz de Latin alfabesine geçtik. Sovyetlerdeki Türklerle aramızda, alfabe birliği yeniden kurulunca, Moskova, Türk toplulukları üzerinde yeni bir uygulamaya girişti; onları Latin alfabesinden alarak Kiril alfabesine götürdü. Neden acaba? Neden acaba?..
Değişiklik sadece alfabede kalmadı: Şimdi hiçbir Türk cumhuriyetinde: Özgürlük, koşul, gereksinim, önlem, örneğin, gökçe, yazın, yır, dize, doğa, okul, öğretmen, saptamak, neden... gibi kelimeler yoktur. Türk cumhuriyetlerinin Türkçelerinde sel-sal ekleri de kat’iyyen kullanılmamaktadır.
Örnekleri çoğaltmak istemiyorum. Süleyman Nazif’in ifadesiyle: “Türkçe milletimizin iskeleti” ise iktisadi beraberlikler yanında dil beraberliğini de dikkate almak mecburiyetindeyiz.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle