En Sıcak Konular

''BU POLİTİKALARLA SAĞLIKTAKİ SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ''

9 Mart 2011 08:59 tsi
''BU POLİTİKALARLA SAĞLIKTAKİ SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ'' Prof. Dr. Orhan Gedikli, Türkiye'nin bugünkü sağlık sistemi, hükümetin uygulamaları ve yaşanan aksaklıklarla ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Bu politikalarla sağlıktaki sorunlar çözülmez

Prof. Dr. Orhan Gedikli, Türkiye'nin bugünkü sağlık sistemi, hükümetin uygulamaları ve yaşanan aksaklıklarla ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Ortadoğu Gazetesi Yazıişleri Müdürü Mehmet Müftüoğlu'nun sorularını yanıtlayan Gedikli, ''Bugün Türkiye'de uygulanmakta olan sağlık politikaları ile gelişmiş ülke standartlarına yakın ve insan odaklı bir sağlık hizmeti vermek mümkün değildir'' dedi.

Sağlıkta yaşanan sorunlardan en önemlilerden birinin de sağlığa bütçeden ayrılan payın azlığı olduğuna dikkat çeken Gedikli, ''Ancak her şeyin başı para değildir. Sistemi rahatlatmaya yönelik ilk yapacağımız iş sosyal güvencesi olan hastaya istediği hekimi seçme hakkını vermektir. Çünkü bu en temel hasta hakkıdır. Önerimiz Türkiye'de güvencesi olan her hastanın, sağlık hizmetini isterse kamu sağlık kurumlarından, isterse özel hastanelerden ya da polikliniklerden, isterse de özel muayenelerden alabilmesidir. Bu uygulama sistemdeki hasta yığılmasını kaldıracak, kaliteli ve insan odaklı sağlık hizmeti vermenin yolunu açacaktır'' değerlendirmesi yaptı.

 Prof. Dr. Orhan Gedikli, ORTADOĞU Gazetesi'ne Türkiye'nin bugünkü sağlık sistemi, hükümetin uygulamaları ve yaşanan aksaklıklarla ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Yazıişleri Müdürümüz Mehmet Müftüoğlu'nun sorularını yanıtlayan Gedikli, sağlıktaki uygulamaların açıklandığı gibi güllük- gülistanlık olmadığını vurguladı.

Türkiye'nin sağlık politikalarını bütün yönleriyle değerlendiren Gedikli, ''Bugün Türkiye'de uygulanmakta olan sağlık politikaları ile, gelişmiş ülke standartlarına yakın ve insan odaklı bir sağlık hizmeti vermek mümkün değildir'' dedi.

Gedikli'nin sorularımıza cevapları şöyle:

Soru: Sayın Hocam, Bugün ülkemizde uygulanan sağlık politikalarını nasıl buluyorsunuz. Bu politikalar ülke gerçekleri ile uyumlumudur. Bu politikalar sayesinde milletimiz kaliteli sağlık hizmeti alabilmekte midir?

DURUM VAHİM

Cevap: Bugün Türkiye'de uygulanmakta olan sağlık politikaları ile, gelişmiş ülke standartlarına yakın ve insan odaklı bir sağlık hizmeti vermek mümkün değildir. Bunun birinci nedeni 2003'te açıklanan Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) daha önce uygulanan programlardan çok farklı olmamasıdır. İkinci önemli neden Sağlık Bakanlığı'nın mevcut kadrosunun bu konuda oldukça deneyimsiz olmasıdır. Bir üçüncü neden ise, bu mevcut kadronun her şeyin en iyisini biz biliriz gibi bir düşüncede olmalarıdır ki, bu durum diğer ikisinden de daha vahim bir durumdur. Bir de bunlara popülist politikalar eklenince işler yolunda gitmemiş ve bugün gelinen noktada 2003'teki durumdan farklı bir tablo ortaya çıkmamıştır.

Hocam bu söylediklerinize bir açıklık getirebilir misiniz, ne demek istiyorsunuz?

SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİ

Bakın size şöyle bir izah getireceğim. İleri ülkelerde sistemlerde devamlılık esastır. Mutlak olarak ülkeyi sizden önce idare edenlerde sorunlara çözüm bulmak istemişlerdir. Ama istenilen elde edilmiş olmayabilir. Bunun geçerli ya da geçersiz pek çok nedeni olabilir. Ancak yapılması gereken sistemleri ya da yapılanları baştan yok saymak yerine, onların aksayan kısımlarını tespit edip onları düzeltmeye yönelik politikalar üretmektir. Eğer böyle yaparsanız sorunları daha kolay çözersiniz ve vakitte kaybetmemiş olursunuz. Ayrıca bu söylediğim Ay'ın yeniden keşfi değil, Uluslararası kabul görmüş bir kuraldır.

Ancak Sağlık Bakanlığı politikalarını tespit eden ve yürüten meslektaşlarımız, tam tersini yapmışlar ve kendilerinden önce yapılan her şeyi neredeyse yok saymışlardır. Nihayet bugün 2011 yılında, 2003 yılında ilan edilen Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) ile de çok ileri bir noktaya gelinememiştir. Gerçi gelinse de sorunlar çözülür mü idi. Bana göre çözülemezdi. Çünkü ana sorun program değişikliğinde değildir. Kaldı ki ilan edilen SDP' da eskilerden pek farklı değildir. İçinde ufak tefek değişiklikler vardır ki bunlarda istenilen sonuçları doğurmaz.

Sayın Gedikli. Bize somut örnek verebilir misiniz?

HATALARINI GEÇ ANLADILAR

Tabii ki verebilirim. Sayın Bakan Prof. Dr. Akdağ ve ekibi bir önceki dönemlerinde, yani göreve ilk geldikleri yıllarda Sağlık Bakanlığı'nda mecburi hizmet uygulamasını kaldırdılar. O zamanki gerekçeleri şu idi. Mecburi hizmet uygulamasına gerek yoktur. Bakanlığımız bu zor bölgelere gidecek personele hem parasal açıdan ve hem de diğer açılardan büyük imkânlar getirecektir. Bunu gören herkes severek ve isteyerek bu bölgelere gidecektir. O dönemde Bakanlık yetkililerine basın, ya da başka yollarla pek çok kişi bunun büyük bir hata olacağını ve yapılmamasını gerektiğini söylemiştir.

Ancak dinlememişlerdir. Maalesef sonunda dedikleri gibi olmadı. Sıkıntılı bölgelere gerektiği kadar sağlık personele gitmedi. Aradan bir süre zaman geçtikten sonra hatalarını anladılar. Mecburi hizmet yasasını yeniden uygulamaya koydular ve bu yasa halen yürürlüktedir.

İşte bu olay az evvel anlatmak istediklerime çok güzel bir örnektir. Bakanlık yetkilisi meslektaşlarımız Selçukludan beri sağlık tarihçemizi bilmiş olsalardı, komşumuz Rusya'nın ve batı ülkelerinin sağlık tarihçelerini bilmiş olsalardı, kesinlikle söylüyorum 9 yıllık iktidarlarında Sağlık Bakanlığında yapmış oldukları bu kadar büyük hataları yapmazlardı. Çünkü mecburi hizmet uygulamaları Osmanlı'da da, Rusya'da da vardı. Trablusgarp gibi, Yemen gibi zor şartlardaki bölgelere giden hekimlere çift maaş uygulamaları, erken emeklilik v.s. gibi pek çok artılar veriliyordu. Yani İmparatorluk dönemlerinde bile mahrumiyet bölgelerine memurlar gitmek istemiyorlardı. O dönemlerde bile mecburi hizmet ve özendirici tedbirler birlikte uygulanıyordu.

Sayın Gedikli, Sağlık Bakanlığının SDP' nın daha öncekilerden pek farkı olmadığını söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

İNANDIRICI OLMUYORLAR

2003 yılında açıklanan SDP' nın en önemli bileşenleri Genel Sağlık Sigortası (GSS), Aile Hekimliği Uygulaması (AHU), Tam Gün Yasası, Kamu Hastanelerine malı ve idari yönden özerklik kazandırmak olarak açıklandı. Bunlara birde daha sonra başlanan Döner Sermaye Uygulamalarını katabiliriz. Bu program açıklanırken öyle büyük popülizm yapıldı ki, sanki bunlarla halka çok iyi ve gelişmiş ülkeler ayarında sağlık hizmeti sunulacakmış gibi gösterildi. Oysa ki gerçek bu değildi.

Çünkü GSS bir kamu sağlık sigortacılığı modelidir. 1883 yılında Bismark modeli adı ile Almanya'da başlamış ve gittikçe yaygınlaşmıştır. Nihayet 1960'lı yıllara gelindiğinde pek çok Avrupa ülkesi GSS sistemine geçmişti. Türkiye'de ise adı GSS olmasa da Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kamu sağlık sigortacılığı başlamış, Emekli Sandığı, SSK, Bağ Kur, Tarım Sigortası ve nihayet 1992'lı yıllarda yeşil kart uygulamasının başlaması ile de nüfusun büyük çoğunluğu kamu sağlık sigortası güvencesi altına alınmıştı. Mükemmel olmasa da, sigortalı olan herkes bir kuruş ödemeden kamu sağlık kuruluşlarından Sağlık hizmeti alıyordu.

2003'te SDP açıklandı. Bunun en önemli bileşeni GSS idi. Yıl 2011. Hala tam olarak GSS gerçekleşemedi. 2010 yılının sonlarına doğru GSS geçilmesi için bir program açıklandı. Ancak yine geçilemeyecektir. Çünkü bu da popülist ve seçime yönelik bir yatırımdır. Niçin geçilemeyecektir. Bunu açmak gerekir. Bu gün ülkemizde 59 milyon vatandaşımızın kamu sağlık güvencesi mevcuttur. Tahminen 3 milyon ailenin (yaklaşık 10-12 milyon kişi) sağlık güvencesi yoktur. Bunların GSS' na alınmaları için belirlenen takvim ve şartlara uyup uymayacakları henüz belli değildir. Çalışmalar sürmektedir. Demek ki seçime kadar zaten olmayacaktır. Yani 8 yıldır tek başına iktidarda olacaksınız ve hala GSS' na geçilemeyecek. Seçime 4-5 ay kala GSS başlatıyoruz denilecek. Bunun inandırıcılığı olmaz.

Ayrıca bu bakış mantalitesi ile GSS' na geçilse de bu halkımızın gelişmiş ülke standartlarında sağlık hizmeti alacağı anlamına gelmez. Çünkü 1992'den beri zaten bu ülkede bir anlama GSS uygulanmaktadır. Olay GSS ile halledilecek olsa idi en azından 1992'den beri sağlıkta her şey düzelmiş olacaktı. Ama öyle olmadı ki 2003 yılında yeni hükümet sağlıktaki aksaklıkları düzeltmek için SDP açıkladı. O zaman bunların yanında insan odaklı ve kaliteli sağlık hizmeti sunmak için farklı bir şeyler yapmak gerekir. Bunları biraz sonra açacağım.

Hocam, biraz da Tam Gün Yasası ve Aile Hekimliğinden konuşalım. Çünkü bunlar da sağlık sistemindeki aksaklıkları düzeltecek ana argümanlar olarak gösterilmektedir.

TAM GÜN YASASI'NIN HEDEFİ

Aziz kardeşim, bu iki konuda olduğundan fazla abartılmıştır. Tam Gün Yasası yıllardır zaten Tabip Odaları tarafından gündemden indirilmeyen bir konudur. Yani yıllardır tartışılmakta ve önerilmektedir. Tam Gün Yasası ile iki şey hedeflenmektedir. Birincisi Kamuda çalışan doktorların sadece kamuda çalışması ve muayenehanelerini kapatmaları, ikincisi de sağlıkta mesainin 08-17 arası olmasıdır. Zaten bu güne kadar muayenehanesi olan Üniversite hocaları hariç, diğer kamu sağlık kurumlarında çalışan doktorlar ister muayeneleri olsun ister olmasın hepsi saat 16'da hastaneden çıkmaktadırlar. Kısaca kamu sağlık kurumlarında çalışan doktorların %90'nı zaten Tam Gün çalışmaktadır. Saat 16 yerine 17 de çıkarlarsa sağlık sistemi düzelecekse o zaman işimiz çok kolay. Doktorların hepsi saat 17 de çıkar ve sorunda çözülmüş olur. Yani bahsedilen Tam Gün Yasası da ülkenin sorununu çözemez. Çünkü ülkede adı tam gün olmasa da yıllardır zaten tam gün uygulanmaktadır. Sorun burada değildir.

Bir diğer uygulama ise Aile Hekimliği Uygulamasıdır. 2003 tarihinde düşünülen bu uygulamaya da ancak 2010 yılının sonuna doğru geçilebilmiştir. Bu uygulama da 1960 lı yılların uygulamasıdır. Bu sistem Osmanlı'dan beri Memleket Tabipliği, Hükümet Tabipliği, Sağlık Ocağı Tabipliği olarak zaten vardı. Bu isimler altında sağlığın sorunları çözemeyen sistem, Aile Hekimliği Uygulaması şeklinde ismini değiştirince her şeyin düzeleceğini sanmak biraz safdilliktir. Zaten Sayın Akdağ'da İzmir'de bir konuşmasında ''Aile Hekimliği Uygulamasına neden karşı çıkıyorlar, bu Sağlık Ocağının biraz daha modern şeklidir'' diyor. Sorunları çözeceğine oda inanmıyor. Maksat değişiklik olsun. AHU ile sağlıkta alınacak bir yol yoktur. Çünkü ülkenin sorunu bu gurupta değildir. Bu gurup koruyucu hekimlik ve hafif sağlık sorunlarının çözümünde devrededir. Bu alanda zaten çok büyük bir açık yoktur.

Peki Hocam. Sizce sağlık sistemimizin en önemli sorunu bütçeden sağlığa ayrılan payın azlığı mıdır, yoksa sitemin kendisimidir. Neden birçok yasal değişiklikler ve programlar uygulanmasına rağmen kaliteli sağlık hizmeti sunulamıyor?

GELİNEN NOKTA VAHİM

Tabii ki sağlığa bütçeden ayrılan payın azlığı bu etkenlerden biridir. Ancak her şeyin başı para değildir. Ülkemizde bugüne kadar gelen hükümetler sistemi düzeltmeye yönelik çok şeyler yapmışlardır. Gelinen noktaya bakıldığında kamu sağlık kurumlarında insan odaklı, kaliteli, gelişmiş ülke standartlarına yakın sağlık hizmeti verilememektedir. O zaman uyguladığımız sistemde aksayan bir takım yönler var demektir. Bunları bulup düzeltmemiz gerekiyor. Sistem değişikliği yapacağız diye her şeyi bozmaya gerek yok. Sistemi düzeltmeye yönelik bir takım reformlara gitmek gereklidir.

Sayın Gedikli. Sağlık sistemini düzeltmek için önerdiğiniz reformlar ya da yenilikler nelerdir. Bunlardan biraz bahseder misiniz?

ÖNERİLER

Bilim adamlarının görevi sadece sistemlerin aksayan yönlerini söylemek değil, aksaklıkları düzeltecek formülleri de ortaya koymaktır. Ülkemizde uygulanan sağlık sisteminin ana sorunu ya da birinci sorunu hastaya istediği hekimi seçme hakkının verilmeyişidir. Sistemi rahatlatmaya yönelik ilk yapacağımız iş Sosyal Güvencesi olan hastaya istediği hekimi seçme hakkını vermektir. Çünkü bu en temel hasta hakkıdır. Bunu biraz açmak gerekir. Yani bugün ülkemizde güvenceli hasta istediği hastaneye gidebilmektedir, ancak istediği doktoru seçememektedir. Önerimiz Türkiye'de güvencesi olan her hastanın, sağlık hizmetini isterse Kamu Sağlık Kurumlarından, isterse Özel Hastanelerden ya da Polikliniklerden, isterse de Özel Muayenelerden alabilmesidir. Bu uygulama sistemdeki hasta yığılmasını kaldıracak, kaliteli ve insan odaklı sağlık hizmeti vermenin yolunu açacaktır.

Bu uygulama ile özel hastane ya da özel muayenehanelerdeki doktorları tercih edecek hasta grubunda bir sıkıntı olmayacaktır. Sorun kamu sağlık kurumlarındaki doktorları tercih edecek hastalara bu imkânın verilmesindedir. Reformlarımızın ikinci önemli kısmı da buradaki değişiklikleri kapsayacaktır.

Önce bugüne kadar uygulamadan bahsedersek, kamu sağlık kurumlarına müracaat eden hasta, polikliniklerde hangi doktor varsa ona muayene olmakta ve ameliyathanelerde hangi ekip varsa ona ameliyat olmaktadır. Bu uygulamalar artık çağdışıdır ve kabul edilemez.

Kamu sağlık kurumlarında değişikliğe gidilecek ve kamuda çalışan bir uzman doktor, aynen özel muayenehanede çalışıyormuş gibi çalışacaktır. Özel sekreteri olacak. Hasta sistemden girerek istediği doktordan randevu alacak ve ameliyatta dahil tüm işlemlerini onda yaptıracaktır. Bu sistem kamu sağlık kurumlarına aktivite ve rekabet getirecek ve sonunda hastada, hekim de, devlet de kazanacaktır.

Bu uygulamanın bir diğer avantajı ise Türkiye'nin en ücra köşelerine bile uzman hekim seviyesinde hizmet gidebilecektir. Hem kamuda ve hem de özel sektörde çalışmak gibi bir durum otomatik olarak ortadan kalkacaktır. Hekim isterse kamuda, isterse de özelde çalışabilecektir.

Güvenceli hasta her ikisine de gidebileceği için, kaliteli, bilgili, hastası ile iyi ilgilenen doktor daha fazla tercih edilecektir. Böylece kamu sağlık kurumları yan gelip yatma ve aybaşında maaş alma yeri olmaktan çıkartılacak ve hastaların tercih etmediği hekimlere bir takım yaptırımlar getirilecektir. Acil servisler bu uygulamaların dışında tutulacaktır.

Yukarıda ifade ettiğimiz yenilikler ve yapılacak yeni reformlar sayesinde ülkemizin şartlarına uygun, herkesin ulaşabileceği, hastayı memnun eden, sağlık çalışanlarını mutlu kılan, kaliteli, insan odaklı, gelişmiş ülke standartlarına yakın bir sağlık hizmeti verilebilecektir."

 

Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ {http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=19263}

 



Bu haber 1,130 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,957 µs