En Sıcak Konular

YENİÇERİ: ''KÜRT TÜRK KANI BİRBİRİNE KARIŞMIŞTIR''

18 Şubat 2011 22:01 tsi
YENİÇERİ: ''KÜRT TÜRK KANI BİRBİRİNE KARIŞMIŞTIR'' Prof. Dr. Özcan Yeniçeri,"Türk-Kürt kanı birbirine karışmıştır. Her üç Kürt’ten ikisi Türk’le akrabadır. Eğer ayrı bir devlet kurulacaksa bu üçte ikilik kısmın da koparılması gerekir'' dedi.

Ocakbaşı Sohbetinde Özcan Yeniçeri "Etnik Fitne" konusuyla ilgili değerlendirmelerini paylaştı

Türk Ocakları Merkez Heyeti üyesi ve Niğde Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, Ocakbaşı Sohbeti’nde ‘Etnik Fitne’ konusuyla ilgili değerlendirmelerini paylaştı. Yeniçeri, konuşmasında milli bütünlüğümüze bağlı olan etnik fitneden bahsetti. Panik yaratılarak küçük tehlikeler abartılarak topluma yanlış mesajlar verildiğine dikkat çekti. Bugün gelinen durumun, tehditler dikkate alındığında bilimsel ve sistematik anlamda son derece ileri bir boyuta geldiğini belirtti. Tümdengelim ve tümevarım yöntemiyle sorunu çözümlemenin mümkün olduğundan bahseden Yeniçeri, dünyaya nasıl bakılırsa olayların öyle görüleceğini; ortaklıkların milletin bağı olmasına rağmen farklı çıkarımlara gidildiğini, bunun nedenin ise ortak değerlerin açık bir şekilde anlaşılamamışlığı ve ortaya konulamamışlığı olduğunu söyledi. “Olayları farklı bakış açılarıyla izah edemiyorsak, onları anlamada sorun yaşıyoruz demektir. Ortaya koyduğumuz yaklaşım bilgisinin ahlaki, felsefi olarak mutlaka bir temeli olmalıdır. Kavramlar felsefi manada yerine oturtulmalı ve gerçeklerle uyuşmalıdır.” diyerek bu şekilde olayların daha iyi anlaşılacağını ifade etti.

Türkiye’nin ya da Doğu Kültürlerinin, iki önemli tehdidi olduğunu vurguladı. Bunlardan birincisi milliliğe yönelik tehditlerdir. Bunlar tarihimizi, geleneğimizi, örf ve âdetlerimizi kapsar. İkincisi ise maneviyata yönelik tehditlerdir. Bunlar da dini, ahlaki unsurlarımızdır. Yeniçeri, Türkiye’de iki anlayışın var olduğunu belirterek bunlardan birincisinin dine önem verdiğini, ikincisinin de milliliğe önem veren bir anlayış olduğunu öne sürdü. Bu unsurları parça parça düşünmenin yanlış olacağını belirterek bütün olarak algılamak gerektiğini vurguladı. Dünyada Müslümanlık deyince Türklüğün, Türklük deyince Müslümanlığın akla geldiğini ama Türklerin bunlardan yalnızca birini ön plana aldığını söyledi. Yeniçeri, sözlerine şu şekilde devam etti:  11 Eylül’de İkiz Kulelerin vurulmasında Bernard Lewis’in (tarihçi) “Terörün nedeni Müslümanlar değildir; İslam’dır. İslam kuralsız şiddete uygun bir dindir.” dediğini, bu sözlerin ise İslam dinindeki Yahudilere yönelik olduğunu vurguladı. İslam’a yönelik tehdidin hangi noktada olduğuna da dikkat çekti. Arnold Tonnybee’nin 1950’li yıllarda yapılmış bir röportajından bahseden Yeniçeri, İslam’a yönelik tehditte, İslam’ın geleneksel anlamından çıkarılarak demokrasiyle, Hristiyanlıkla buluşturulmak gibi niyetlerin olduğunu söyledi.

Ülkemizde, “Vatanı bırakın, vatandaşa bakın” anlayışı olduğunu söyleyen Yeniçeri, bu bakışın Neoliberal bir bakış açısı olduğunu belirterek aslında vatandaş ve vatanı önemsersek, bir bütün olarak ele alırsak “milliyetçi” olabileceğimizi vurguladı. Din unsuru ile ilgili son olarak, İslam dininin formal değil fonksiyonel bir din olduğuna, yaşamda insanın kendini tanımlama faaliyeti olduğuna dikkat çekti.

İkinci unsur olan milliliğe yönelik tehditleri şöyle ele aldı: “Günümüz dünyası analizlerden çok, sentezlerden oluşmaktadır. Ayrışmanın değil birleştirmenin, egoizmden çok paylaşmanın dünyasındayız. Günümüzde, Türkiye’deki iktidarın kim olduğuna önem verilmemelidir. Türkiye’nin yeni bir dünya olduğunu, Türkiye’deki olayların dünyayı, dünyadaki olayların Türkiye’yi etkilediği unutulmamalıdır. Dünyada bugün soğuk savaşın ortadan kalkması ile beraber Amerikan gücü ikame etmektedir. Bir ülke küreselleşmeyi engellerse Amerika orayı 1990’lardan önceki hâlinden daha fazla tehdit eder. Bu ülkeler ozon deliği diye adlandırılır, ülkemiz de bu ülkeler arasında yer almaktadır. Demokratikleşme, liberalleşme, modernleşme dünya küreselleşmesinin hedefleridir.”

Yeniçeri, sözlerine şunları ekledi: “Dünyada Türkiye, kontrol altına alınması gereken bir yer olarak görülmektedir. Özerk bir Kürdistan kurulması dünya için önem taşımaktadır. Bir ülkeyi yıkmak istiyorsanız bir etnik kimliği milli kimlik hâline getirip o ülkeyi yıkarsınız. Etnik olarak Türk, Kürt, Laz; cemaat olarak Sünni, Alevi; bölge olarak Doğu, Batı şeklinde bir ayrım yapılırsa, bunlar çok kullanılırsa o ülke ayrışmaya gidiyor demektir.” Yeniçeri, bu nedenlerden dolayı kendimizi denetlememiz gerektiğini vurguladı. Devlet adamlığı ile siyaset adamlığının birbirinden ayrılması gerektiğini ifade etti. Belirli bir dönemi esas alarak o dönemi eleştirmenin yanlış olduğunu, tarihi bir bütün olarak ele almamız gerektiğini belirtti.  “Ülkenin tarihiyle uğraşılmamalıdır. Tarihimizle, dinimizle, dilimizle uğraşılmaktadır.” diyerek 1915 olaylarının durup dururken gündeme getirilmediğini belirtti. Rusların “Türklerin tarihini yenerseniz Türkleri yenersiniz.”sözünü konuşmasına ilave etti. Huntington’un deyimi ile medeniyetlerin kendi içlerinde çatıştırılmak istendiğine dikkat çekti. Sovyetler yıkıldıktan sonra yeni bir Türkiye’nin ön plana çıktığını daha sonra Karadeniz Ekonomik Topluluğu’nun açıldığını söyledi. Bu topluluğun kurulmasını istemeyen başta Yunanistan olmak üzere bazı devletlerin, Karadeniz’e kıyısı olmamasına rağmen bu topluluğa üye olduklarını ve topluluğun bankasının Selanik’te kurularak Türkiye’nin sistem dışı bırakıldığını vurguladı.

“Peki, Amerika ne yaptı? Irak’ı işgal etti, Türkleri oraya sokmadı, teröristleri himayesi altına aldı. Dağlıca olaylarının, askerin başına çuval geçirme olaylarının tesadüf olmadığı anlaşıldı.” diyen Yeniçeri, Atlantik Konseyi Başkanının Türkiye’nin bu durum karşısında neler yapması gerektiğini söylediğini ve devletimizin bu istekleri uyguladığını dile getirdi. Obama’nın da geldiğinde bir takım düzenlemeler talep ettiğini ve bu taleplerin de yerine getirildiğini vurguladı.  Ruhban okulunun açılması, Ermenilerle sınır meselesi, azınlık sorunu, PKK sorunu gibi birtakım problemlerle ilgili de düzenlemelere gidildiğinden bahsetti.İnsanların farklılıklarının insanla birlikte belirli bir şekilde ortaya çıktığını,  bunları bizim tartışmamızın, dile getirmemizin bile yanlış olduğunu ifade etti. Etnik fitnenin de insanın yaratılışından gelen olaylar olduğunu, insanların etnik olarak ayrılmaması gerektiğini yoksa etnik problem oluşacağını vurguladı. Böyle bir ayrım yapılmamasına rağmen ayrımı bireyler yapıyorsa, bizi asimile ettiniz, bizi ihmal ettiniz gibi sözler söyleniyorsa bunların ayaklandırmaya yönelik davranışlar olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtti. Bu meseleyi Cumhuriyetin meselesi olarak görenlerin de yanlış bir değerlendirme yaptıklarını söyledi. Biz İstiklal mücadelesi yaparken Doğu’da Koçgiri isyanının olduğunu hatırlatarak bu olayları cumhuriyete yüklemenin haksızlık olduğunu ifade etti. Osmanlı zamanında da bu tür ayaklanmaların olduğunu söyledi. Bu olayların bütün içerisinde görülerek önlemler alınması gerektiğini söyleyen Yeniçeri, önlemlerin de eşit ve adaletli bir şekilde alınması gerektiğini vurguladı. Grup hakkı olarak başka bir devletin kurulmasının yanlış olduğunu belirtti. Bir tarafın meseleye hâkim olduğunu ve ne istediğini bildiğini; milli devlet yanlılarının ise bu konuda kendi sorunlarından habersiz kişiler olduğunu vurguladı. “Etnik” kelimesinin ırkçılık ifade ettiğini, bu ayrımcılığın tutkalının ülkemizdeki kültür olduğunu ve biçimsellik anlayışının hâkim olduğunu ifade etti.

“Türk-Kürt kanı birbirine karışmıştır. Her üç Kürt’ten ikisi Türk’le akrabadır. Eğer ayrı bir devlet kurulacaksa bu üçte ikilik kısmın da koparılması gerekir” diyen Yeniçeri, böyle bir durumun doğaya aykırı olduğunun üzerinde durdu. Kürtlerin Doğu’da da Batı’da da nüfusunun ve zenginliğinin olduğuna dikkat çekti. Kürt sorununun vatan ve millet sorunu olarak algılandığını belirtti. Aynı kıbleye secde ettiğimizi hatırlattı. Mübadele sırasında Karaman Türklerini dini bizden değil diye Yunanistan’a yolladığımızı dolayısıyla dinin bizim için çok önemli bir unsur olduğunu dile getirdi. Yeniçeri sözlerine, Müslümanlaşmayı Türkleşme olarak gören Öcalan’ın Marksistliği ön plana çıkararak dinsiz bir politika izlediğini ekledi. Öcalan’ın, Müslüman olmayın da ne olursanız olun dediğini ve Kandil’deki Kürt sorunu ile Güneydoğudaki Kürt sorununun birbirinden farklı olduğunu iddia ettiğini belirtti. Aynı pazardan alışveriş ettiğimizi bunun çıkar birliği olduğunu söyledi. Mezarlarımızın da aynı olduğunu ve aynı coğrafyada yaşadığımızı ifade eden Yeniçeri, Doğunun tamamen Kürt olarak algılanmasının yanlış olduğunu, orda Türk’ün de Arap’ın da yaşadığını ifade etti. En önemlisi tarih olarak iç içe olduğumuzu söyleyerek ortak edebiyat, sanat vs. anlayışına sahip olduğumuzu bunun da bizi birbirimize kenetlediğini dile getirdi.

Yeniçeri, “Güneydoğu’da BDP’nin aldığı oy ve PKK’nın desteklenmesi, oranın PKK’nın yeri olduğu anlamına gelmez.” diyerek bunların oyun olduğunu, Güneydoğu halkının PKK’nın rehinesi hâline getirildiğini söyledi. Arif Nihat ASYA’nın “Ön sözden anlayana ön söz, son sözden anlayana son söz, lütfenden anlayana lütfen, landan anlayana lan.” sözüne dikkat çekti.
Yeniçeri sözlerine: “Peki, istenen nedir? PKK, barışçıl bir ortamda yok olacağımıza savaşta ayakta kalırız daha iyi derken; Öcalan, sınırlara dokunmadan bir millet kuracağını söylüyor. DTP Diyarbakır’ı kendi başkenti olarak ilan etmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni işgalci olarak nitelendirmektedir. Bağımsız Birleşik Kürdistan ön plana atılmakta, ayrı bir devlet kurulması istenmektedir.” diye devam etti. Ardından şunları ekledi: “Kürtler Kuzey Irak’ta özerk devlet kurduk, Türkiye’de neden kuramıyoruz şeklinde söylenmektedirler. Öcalan, ya batıdaki Kürtler doğuya gitsin ya da doğudaki idare hakkı bize verilsin demiştir. İmralı’daki bir suçlu bu sözleri söyleyebiliyorsa, bu sözlerin sarf edilmesine izin verenler de en az onun kadar suçludur. Son iki senedir Öcalan’ın yol haritası, eylemsizlik kararı, cemaatle ilişkisi, Hizbullah ile ilişkisi tartışılıyor. Bunlara ortamın hazırlanıyor, ama Türkiye bunlar haricinde her meseleye hazırlıksız yakalanıyor.”

Özcan Yeniçeri, Teke Tek programında kendisine sorulan “Atatürk yerine bir Kürt lider olsaydı ve Kürtçe resmi dil olsaydı siz ayaklanmaz mıydınız?” sorusuna verdiği muhteşem cevabı tekrarlayarak Türklerin saygı duyulması gereken bir millet olduğunu, Kürtlerin ya da diğerlerinin tarihi inkâr etmemesi gerektiğini vurguladı ve konuşmasını tamamladı.

 

Kaynak: turkocagi.org.tr {http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=3742}



Bu haber 1,008 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,033 µs