En Sıcak Konular

HZ. MUHAMMET (S.A.S) İNSANLIĞIN ÜZERİNE YAĞAN RAHMETTİR

17 Şubat 2011 11:55 tsi
HZ. MUHAMMET (S.A.S) İNSANLIĞIN ÜZERİNE YAĞAN RAHMETTİR Sevgili peygamberimiz, Kur'an'a göre "Alemlere rahmettir" (Enbiya suresi: 21/107)

Alemlere rahmet Hazreti Muhammed s.a.v 1

Yağmurun adı Kur'an'da rahmettir. (Araf suresi: 7/57, Furkan suresi: 25/48)
 
Sevgili peygamberimiz, Kur'an'a göre "Alemlere rahmettir" (Enbiya suresi: 21/107)
 
Kur'an ayetleri de rahmet olarak indirilmiş. (İsra suresi: 17/82)
 
Yağmur, yağarken "Ben akrebin üzerine yağmam, bülbülün üzerine yağarım" demez.
 
Yağmur yağar, güle de dikene de, yılana da, serçeye de rahmet olur.
 
Tabiat yeşerir, yeşerenler meyveye döner.
 
Rahmet peygamberi de insanlığın üzerine rahmet gibi yağmış.
 
Ebubekir'le, Ebucehil arasında ayırım yapmadan yağmış ama birinin doğruluğunu artırmış ve "Sıddık" olmuş öbürünün kinini artırmış "Cehalet babası" olmuş.
 
Kur'an ayetleri indirilmiş ve binlerin, milyonların, milyarların gönlünde İman ışığı olarak parlamış ve küfrün karanlığını boğmuş.
 
Gönül kandilimiz, Sevgili peygamberimiz, Hazreti Adem'le başlayan peygamberlik silsilesinin son halkası olduğunu söylemiş ve iyiliğin, güzelliğin devamlılığına dikkatimizi çekmiş.
 
Bu İslam yolunun yeni bir yol olmadığını, İbrahim aleyhisselamın gittiği yol olduğunu, önden gelen peygamberlerin bu yoldan gittiğini ve bizim de "Milleti İbrahim'e" tabi olmamız gerektiğini öğretmiş.
 
Yahudi ve Hıristiyanların, hazreti İbrahim'in oğlu olan İshak aleyhisselamdan geldiğini, Sevgili peygamberimizin İsmail aleyhisselam soyundan geldiğini dinimiz bize bildirerek Yahudi ve Hıristiyanlarla amcaoğlu olduğumuzu, bütün insanlığın hazreti Adem ve Hazreti Nuh neslinden olduğundan bütün insanlarla kardeş olduğumuzu hatırlatır ve ırk kavgalarının anlamsız olduğunu vurgular.
 
Ot bitmez, kuş ötmez, kervan geçmez bir yerde, Mekke kum denizinde Abdullah ve Amine'den dünyaya gelen sevgili peygamberimizin hayatı bize umut verir.
 
En zor zamanlarımız bile sevgili peygamberimizin zamanlarından daha bolluktadır.
 
Yağmurların yağdığı, mahsullerin bol olduğu, üç aylık yolların üç saatte uçaklarla yapıldığı bu zamanda şartlarımızın kısıtlılığından şikayet, cepheden kaçmanın bir başka şeklidir.
 
12 Rabi'ül Evvel 571'de pazartesi günü doğan, ana karnında iken babasını, altı yaşında annesini kaybeden sevgili peygamberimizin bu durumu işleri hep evirip çevirenin Allah olduğunu bize işaret eder.
 
Anadan ve babadan yetim birinin ne yapabileceğini düşünün ve  Allah'ın izniyle yaptıklarını hatırlayın da kendi durumunuzdan vazifesizlik çıkarmayın.
 
Peygamber Efendimiz, Peygamberliğinin öncesinde ve sonrasında kimseye yük olmamıştır. Maddi yönden de yük olmamıştır. Çocukluğunda Mekkelilerin koyunlarını güderdi büyüyünce ticarete atıldı. Zaten evlenmesine vesile olan şeylerden biri de ticarettir. Hz. Hatice validemizle bir ticari anlaşma yapmışlar ve bu münasebetlerin neticesinde evlenmişlerdir.
 
Peygamberliğini ekmek kapısı yapmamış kendi elinin emeğini yediği gibi ihtiyaç sahiplerine de yardım elini uzatmış.
 
Çağdaş dünyamızda devletin bir yerinden tutabilenlerin sülalesi zengin olurken sevgili peygamberimiz vefat ettiğinde bir buçuk milyon metre karelik bir devlet bırakırken miras olarak birkaç kapkacak olan ev eşyasından başka bir şey bırakmamış ve "Biz Peygamberler topluluğu, bir dinar veya dirhem miras bırakmayız," buyurmuş. (Ahmet, Müsned: 2/463.) [1]

Örnek bir eş Hazreti Muhammed s.a.v 2

Günümüz dünyasında siyasete atılıp devlet başkanı olmak isteyenlerin aile hayatını da kamuoyunun gözleri önüne sererler. Yani bir aileyi idare edemeyen bir adamın bir ülkeyi idare edemeyeceği kanaati vardır.Onun için kendine güvenen siyasiler, eşlerini de beraberlerinde getirirler siyaset sahasına. Peygamber Efendimiz, peygamber olmadan önce 15 sene Hz. Hatice validemiz ile beraber evli kalmış, peygamberlik verildikten sonra 12 yıl beraber mutlu bir hayat yaşamışlar, toplam 27 yıl birlikte olmuşlar.
 
Örnek bir aile yaşamı vermişlerdir. Bugün bile Türkiye'de yapılan nikah dualarında damat ile geline "Allahım, Muhammed aleyhisselam ile Hazreti Hatice validemizin ülfetini, muhabbetini bu evlenenlere de ver" diye dua edilir.
 
Sevgili peygamberimizin siretini/hayatını okurken bilgi edinmek için değil, örnek almak için okuyacağız ve 27 yılda eşine bir tokat vurmayan peygamberimizi izlemek için okuyacağız.
 
Kırk yaşında iken Hıra dağının tepesindeki mağarada inzivada iken kendisine Cebrail aleyhisselamın gelerek "Yaratan Rabbinin adıyla oku. İnsanı bir alak'tan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O kalemle/kalemi öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti. (Kur'an-ı Kerim Alak suresi: 1-5) ayetini indirmesi insanlığın ancak ilimle kurtarılacağının işaretidir.
 
İlk Müslüman olanların kadınlardan Hz. Hatice, çocuklardan Hz. Ali, zenginlerden Hz. Ebu Bekir, kölelerden Hz. Zeyd olması insanlığın her kesiminin aynı değerde olduğunun bir işaretidir.
 
İlk nazil olan Alak suresinin beş ayetini Mekke insanına duyurmuş. Bütün insanların spermden yaratıldığını bildirmiş, makam, zenginlik, ırk veya rengin üstünlük sebebi olamayacağına ilk ayetler dikkat çekmiş.
 
Kendi kölesini hemen özgür kılmış ve ona kardeşi gibi davranmış. Zaten dinde kardeş olduğunu bildirmiş.
 
"Biz insanı en güzel kıvamda yarattık." (Tin 4)
 
"Muhakkak biz, Ademoğullarını değerli kıldık. Karada ve denizde onları taşıdık. Onlara güzel rızklar verdik. Yarattıklarımızın birçoğu üzerine üstün kıldık." (İsra 70)
 
Ayetlerini okumuş. Bu ayetleri "Hepiniz Adem'densiniz, Adem de topraktandır. Arabın, Arap olmayana üstünlüğü yoktur" diyerek tefsir etmiş.
 
En önemlisi de Ebu Cehil'in "köledir" diyerek değer vermediği Bilal-i Habeş'iyle yan yana oturmuş, aynı sofradan yemek yemiş,
 
"Elinizin altındakilere yediğinizden yediriniz, giydiğinizden giydiriniz, güçlerinin yetmediği yükü yüklemeyiniz" (Buhari, Sahih, Itk 15) buyurmuş ve piyasaya alışmış, sosyalleşen bu köleleri azad etmeyi teşvik etmiş, kendisi 63 tane köleyi satın alıp özgürlüğüne kavuşturmuş.
 
Ben bu yazımda sizlere o rahmet peygamberinin hayat kronolojisini vermek ve siret kitaplarının bahsettiği gibi yalnız Bedir, Uhud, Hendek gibi harplerinden bahsetmeyeceğim.
 
Bütün harplerinin zamanını toplasanız üç ayı geçmiyor.
 
23 yıl peygamberlik görevini yerine getiren, bedevileri medeni yapan, insan kanıyla yaşayan vahşilere örnek bir hayat sunan sevgili peygamberimizin birkaç konuda söylediklerini vermeye çalışacağım.
 
Günümüzde siyasilerimizin belirli makamlara gelebilmeleri için en yakın dostlarını sattıkları, "Dost veya düşmanımız yoktur, çıkarlarımız vardır" dedikleri bir ortamda Mekke parlamentosunun üyeleri kendisine "Seni devlet başkanı yapalım, dilersen en güzel kadınlarla evlendirelim veya şehrin en zengini sen ol" dediklerinde "Vallahi, eğer güneşi sağ elime, ay'ı sol elime koysalar ben bu İslâm davetini, Allah onu izhar  (açıklayıp üstün getirinceye) edinceye  kadar veya ben  bu yolda yok oluncaya kadar terk etmem" demiştir. (Beyhaki, Delail-un-Nübüvve 2/187, ibni Hişam, sire 1/266)
 
Su, ölü toprakları dirilttiği gibi, Kur'an ayetleri de ölü ruhları diriltir. Gökyüzünden yağan yağmurlar, yağarken gül ile diken, bülbül ile akrep arasında ayırım yapmadan yağdığı ve hepsine rahmet olduğu gibi, Kur'an ayetleri de Mü'min ve Kafir üzerine yağarsa her ikisine de rahmet olur.
 
Sevgili rahmet peygamberimiz dünyanın en bedevi insanlarını eğitim yoluyla en medeni hale getirmiş. Medine'de kurduğu on yıllık devleti bir buçuk milyon kilometre kare toprak fethetmiş ve harp meydanlarında ölenlerin sayısı iki taraftan iki yüz elliyi geçmemiş. (Bak, Prof. Dr. Muhammet Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, sayfa:11, Dr. Salih Tuğ çevirisi, Yağmur yayınları, İst.1962) [2]

İnsana değer veren Din ve Hazreti Muhammed s.a.v 3

Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de milyonlarca Müslüman katledilirken, katillerden para alan aydınlar, katillerin payandasıyla ayakta duran siyasiler bu cinayetleri demokrasi boyasıyla göz boyadıkları bu dönemde sevgili peygamberimizin getirdiği İslam dinine insanlık ne kadar muhtaç...
 
Rabbimiz, Maide suresinin 32'inci ayetinde "Haksız yere bir adamı öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir" buyurur. Sevgili peygamberimiz de "Müslüman bir insanın öldürülmesinden, (insansız) bir dünyanın yok olması Allah katında daha ehvendir" buyurmuş. (Tirmizi, Diyat 5, İbni Mace, Diyat,1)
 
Bu imanla büyüyen İmamı Gazalinin hocası, İmam-ül Harameyn-el Cüveyni (Hicri 419-478) "Bir damla kanla bir dünya tartılsa kan ağır gelir" der. (el-Ğıyasi, s:256) Aynı ma'nayı İmam Gazali de el-Müstasfa 1/314 de tekrarlamış. Aynı kültürden sulanan Mehmet Akif merhum da:
 
"Bütün dünya için bir damla kan çoktur" diyorlar, sen,
 
Şu ma'sum ümmetin seller akıttın hûn-i pâkinden" deyivermiş."
 
Alemlere rahmet peygamberi olarak gönderilen sevgili peygamberimiz, bir gün hasta olduğunu öğrendiği bir Yahudi gencini ziyarete gider ve hastalığının ağır olduğunu görünce delikanlıya Müslüman olmasını teklif eder.
 
Delikanlı babasına doğru bakar. Babası da "Ebul Kasım'ın dediğini tut" der. Bunun üzerine delikanlı Müslüman olur. Sevgili peygamberimiz: "Bu delikanlıyı ateşken kurtaran Allah'a hamdolsun" der. ( Buhari, Cenaiz, bab 78, hadis: 1290)
 
Rahmet yanmaz, rahmet değişime uğramaz.
 
Rahmet peygamberinin rahmet ümmeti, gam yükünü, günah yükünü, imansızların maddi manevi baskılarını "Allah var, keder yok", "Hasbünallah ve ni'mel vekil" haplarıyla üzerinden atar.
 
Bir anda milyarlar kazansa gönül grafiğinin ibresi yukarı doğru yükselmez. Milyarlar kaybetse gönül grafiğinin ibresi aşağı doğru düşmez. Her iki halde de düzenli hareket eder.
 
Dünyanın bütün ajanları, mafya babaları, kiralık katilleri, üzerine gelse hepsinin gücünün toplamı Rabbinin kudreti karşısında sinek pisliği kadar yer tutmayacağını bildiğinden, gönlünde boş yer olmadığından korkuya kapılmaz.
 
Öldürseler ten kafesinden kurtulur. Kafesten kurtulan bülbül gibi sevinir. Malına el koysalar "imtihan sorularımı azalttılar" diye sevinir. Dövseler "Günahlarımı çırparak döküyorlar" diye sevinir.
 
O, bütün hücreleriyle, benliğiyle Rabbinin rızasına kilitlenir. "Karıncanın gönlünü kazanırsam Süleyman'a (a.s) layık olurum, bir köpeğe su verirsem Ashabı Kehf'e arkadaş olurum. Bir deveye yem verirsem Salih aleyhisselamla beraber olurum. Bir kediyi okşarsam Ebu Hüreyre (R.A) ile olurum. Bütün insanlara Rabbimin rahmeti olan ayetleri rahmet gibi yağdırır gönüllerinde iman çiçekleri açtırırsam peygamberime komşu olurum" diye her adımı atışında, her bakışında Rabbine rağbet eder.
 
Hiçbir zorluk onu yolundan alıkoyamaz. Yolu denize uğrasa Musa gibi geçer.
 
Hapishaneye uğrasa Yusuf gibi orayı medreseye çevirir.
 
Ateşe atsalar İbrahim'in gülistanına dönüşür.
 
Her bir zorluk için iki kolaylık olduğunu bilir. (İnşirah suresi: 6-7)
 
Olayların zor tarafını kolaya çevirir. Gözünün önüne olumsuzlukları dikmez. Gönlü hep olumlu ve kolaylıklar sergiler.
 
İşini bitirirse ibadete kalkar. İbadetini bitirirse Kur'an okumaya geçer. Kur'an'dan okuyacağını bitirince kendi alanıyla ilgili eserleri takip eder. Onu bitirince dost yüzünü görmeye gider, yakınları ziyaret eder, yani yorulmaz. Bir işten yorulursa bir başka işe girişerek dinlenir.[3]

Kindar değil dindar olan Hazreti Muhammed s.a.v. 4

Altı milyar insanı, Allah'ın kulu, Hz. Adem'in çocuğu kabul edip yanmamaları için koşturacaksın.
 
Canlarını kendi canınız gibi bileceksiniz.
 
Kazandığınız servetin tamamını üstüne üstlük canınızı bu yolda vermeye hazır halde tutacaksınız.
 
Kindar olmayacaksınız dindar olacaksınız.
 
Rabbimiz, sevgili peygamberimizi bize tanıtırken "Biz, Seni ancak, alemlere rahmet peygamberi olarak gönderdik." Buyurmuş. (Kur'an-ı Kerim, Enbiya suresi, ayet: 107)
 
Alemlere Rahmet, Hazreti Muhammet sallallahü aleyhi ve selem, zor günlerde kendisini destekleyen, amcası Hazreti Hamza'nın ciğerine ok saplayan, kulaklarını, burnunu kesen, ciğerini çıkarıp ağzında dişleyen putperestler için ağlamış ama beddua etmemiş.
 
Onlar Müslüman olduklarında geçmişi gündeme getirmemiş.
 
Efendimiz bir gün şöyle konuşmuş: "Benim ve sizin haliniz şuna benzer: Adamın biri karanlık gecede ateş yakınca kelebekler o aleve doğru hücum ettiklerinde o ateş yakan adam, kelebekler yanmasın diye onların ateşe doğru uçmalarını engeller ya işte ben de sizin cehenneme hücum etmemeniz için kemerlerinizden tutuyorum" demiş. (Buhari, sahih, rikak bab 26, hadis: 6118, Müslim sahih, fedail  hadis 2284, Tirmizi,sünen, 5/154 hadis: 2874)
 
"Ben, müminleri canlarından daha fazla sever ve korurum. Bir insan ölse eğer malı varsa varislerinindir. Eğer borcu var ve malı yoksa kimsesiz kalan aile efradı bana gelsin. Ben, koruyucusuyum" buyurmuş. ( Taberi tefsiri, Ahzab suresi ayet: 6)
 
O, rahmet peygamberiydi.
 
Bütün Müslümanlar da rahmet ümmetidirler.
 
Sevgili peygamberimiz "Zarar görmek yok, zarar vermek yok" buyurmuş.(Hadis için bak, İbni Mace 2/784, hadis no: 2340, 2341, Ahmet, Müsned, 1/313)
 
Bu hadisi şerif Kuzey Afrika'dan İspanya'ya girmiş oradan Fransa'ya varmış 1748 yılında Fransa'nın Frejüs'de doğan Emmanuel Sieyes önce papaz sonra siyasetçi olmuş ve kamu hukuku dalında eser vermiş. Dokunulmazlıklar üzerine şunları yazmış: "Başkasına zarar vermeyeceksin" Bütün yasalar, bu ana yasanın işlenmesinden doğar..." demiş.

Hadisi kaynağından okuma imkânından mahrum yetiştirilen bizim hukukçularımızdan Prof. Dr. İlhan F. Akın, Kamu Hukuku isimli kitabının 118'nci sayfasında Sieyes'in sözünü naklettikten sonra "Şimdi, ayrıcalıklara bu açıdan bakalım. Toplum içinde bir ya da birkaç kişiye yasa karşısında dokunulmazlık tanıyan ayrıcalıkları benimsemek, bu ayrıcalıklardan yararlananlara "Başkasına zarar verebilirsin" demekle birdir." Diyor. (Prof. Dr. İlhan F.Akın, Kamu Hukuku 181, İst. 1974)
 
İmanımızı, ilmimizi, kültürümüzü kendi kaynaklarımızdan iyice hazmettikten sonra başkalarının eserlerine de bakalım ki, kendimize zarar vermeyelim.
 
Otobüse binerken, inerken, otururken, ayakta dururken başkasına zarar vermeyeceğiz.
 
Araba sürerken öndeki, arkadaki, sağdaki soldaki arabaya firen bastırtma durumunda olmayacağız. Kurallara uyacağız.
 
Memurlukta terfi ederken, ticarette kazanırken bizim yükselişimiz, başkasının omzuna basarak olmasın.
 
Siyasette ihaneti mubah sayarak, çelme takarak, adam satarak yükselme tarafına gidenler yine aynı yollarla alçalırlar.
 
Hukukçu papaz, Hıristiyan kültürüyle yetiştiği için hadisin "Başkasına zarar vermeyeceksin" bölümünü almış. "zarar da görmeyeceksin" bölümünü almamış.
 
Efendimiz ise "Zarar görmek yok, zarar vermek yok" buyurmuş. Böylece hainlere, hilekârlara, soygunculara, sömürgenlere, katiller sürüsüne karşı kendimizi korumamızı da istemiş oluyor.
 
Biz, örnek olarak sevgili peygamberimizi almaya devam edersek kimseler bize zarar veremezler vesselam.[4]

Çocuk eğitimi ve Hazreti Muhammed s.a.v. 5

"Orduya hakaret edene öyle bir ceza verelim ki, kimse bir daha cesaret edemesin.
 
"Tecavüzcüyü hadım edelim ki, tecavüze yeltenemesin."
 
"Darbe düşünene öyle bir ceza verelim ki, bir daha rüyasını bile göremesin"
 
"Hırsızın cezasını artıralım ki, çıkınca duvarlara tırmanacak dermanı olmasın"
 
Hortumcular... Onu geçelim. Bir gün biz de o makamlara gelebiliriz.
 
"Gaspçıların dizlerini kralım ki kapkaç yapamasınlar"
 
Son günlerde "hadım etme" yasasının teklifi üzerine tartışmalar devam ederken suçlu üreten eğitim kurumlarının dezenfekte edilmesini kimse konuşmuyor.
 
Sevgili peygamberimiz, dedesi Abdülmuttalib'in çocuklarına yani kendi ailesinden olan küçük çocuklara İsra suresinin 111' nci ayetinin öğretirmiş.
 
Ayetin meali, "Çocuk edinmeyen, mülkünde (otoritesinde) ortağı olmayan, acizlikten dolayı yardımcıya (ihtiyacı) olmayan Allah'a hamd olsun" de ve Onu tekbir ile büyükle." (İsra:111)
 
Çocuğa, mala, ortağa ihtiyacı olmayan bir Allah inancını çocukken öğretirmiş.
 
Günümüz imansızları bas bas bağırıyorlar "18 sekiz yaşına kadar Allah bilgisini verdirtmeyeceğiz" diyorlar.
 
Bunlar kendi katilini yetiştiren Frankenstein gibiler.
 
Konuşma bilmeyen, birer yaşında bin tane Afganlı çocukla bin tane Amerikalı çocuk bir meydanda bir araya gelseler, gülerken de, ağlarken de, bize göre anlamsız olan seslerle anlaşırlar ama Taliban lideri ile Amerikan liderinin anlaşması mümkin değil.
 
Sevgili peygamberimiz : "Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anne babası onu  ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusî yapar." buyurur. (Buhari cenaiz 80-92, Tirmizi  Kader 5, Müslim Kader, 25)
 
Dünya çocukları birbirinin dilinden anlarken bizim ölçüsüz davranışlarımızla onların masumiyetini giderip kendi kalıbımıza döktüğümüzden onları da anlaşamaz hale getiriyoruz.
 
Bir yaşındaki bir milyar çocuk anlaşabilir ama 70 yaşına gelmiş iki siyasi anlaşamıyor.
 
Çocuğun erkek veya kız olması önemli değildir. Âl-i İmran suresinin 36'ncı ayetinde İmran'ın hanımı çocuğunun Allah'ın dinine hizmet etmesi için erkek çocuk beklediğini, fakat kız doğduğunu haber verir.
 
Adını Meryem koyar. İşte o Hazreti Meryem binlerce erkeğin yapamayacağı güzel hizmetleri yapar.
 
Biz, Rabbimizden hayırlı, sıhhatli, hür fikirli, gür imanlı, sevimli, seven ve sevilen, tertemiz, kitaba (Başta Kur'an'a) sımsıkı sarılan, anne-babaya iyi davranan, baş kaldırıcı ve baskıcı olmayan evlat isteyeceğiz.
 
Âl-i İmran suresinin 37'nci ayetinde Hazreti Meryem'in yetişmesini anlatırken "Onu güzel bir bitki gibi büyüttü" buyurur.
 
Bir fidanı yetiştirmek için önce toprağın iyisi seçilir. Suyun ve havanın fidana uygun olanı bulunursa güzel toprak, güzel fidan ve güzel meyve birbirini tamamlar.
 
Güzel bir vatanda, güzel, temiz, iffetli, insanlar arasında tertemiz nesiller yetiştirilir.
 
İlk okulda öğretmen her gün çocuğunuzun üzerine mürekkep damlatarak elbisesini kirletse  okula gider ve durumu önce öğretmenle görüşürsünüz,sonra müdüre de durumu bildirirsiniz. Peki çocuklarınızın beynine neler verildiğini hiç merak eder misiniz?
 
Elbisedeki lekeyi temizlemeniz mümkindir ama beynine bırakılan kir, çocuğun hortumcu, hırsız, kapkaççı, yağcı, yalaka, kiralık katil, organ taciri, kadın taciri Cehennemlik vs.. olmasına sebep olabilir.
 
Çocuğunuza et, süt, sebze, meyve  gibi tabii gıdalar veriyorsunuz. Sun' i=sanal  gıdalar vermiyorsunuz.
 
Halbuki et, süt, sebze, meyve Hz. Adem le Hz. Havva'nın sofrasında da vardı.
 
Çocuklarımızın ruhi gıdalarını verirken de fıtri olanını bozmamaya dikkat edelim. Suni=sanal=yapmacık fikirlerle çocuğun fıtratını bozarsak  terörist, anarşist, hırsız, soyguncu, köşe dönücü oluverir.
 
Anneler ve babalar! Şartlar nasıl olursa olsun çocuklarınızla aranızı açmayın. İlgiyi kesmeyin. Çocuğunuzla aranızdaki yaş farkı yirmi ise bu asla kapanmaz. Siz elli yaşına geldiğinizde çocuğunuz otuz yaşında olur ve sizden yirmi yaş küçüktür. Sizin sevginiz ana sütü gibi onun ruhi gelişimine yardımcı olmaya gıda vermeye devam edecektir.
 
Ciğer paresi çocuklarımızı tertemiz yetiştirelim. İstikbalinin sınırı dünya ile sınırlı olmasın. İstikbalimizin, cennette son bulacağını oraya kadar yarış yapması gerektiğini öğretelim. Parmağının ucunun kibritin alevinde yanmasına dayanamadığımız yavrularımızı cehenneme göre yetiştirmeyelim. Tertemiz gönüllerle, haram yemeyen midelerle, pırıl pırıl ellerle Kur'an'a sarılalım.[5]

Mahmut Toptaş - Milli Gazete

 

Kaynak: MİLLİ GAZETE

[1] {http://www.milligazete.com.tr/makale/alemlere-rahmet-hazreti-muhammed-sav-1-190594.htm}
[2] {http://www.milligazete.com.tr/makale/ornek-bir-es-hazreti-muhammed-sav-2-190921.htm}
[3] {http://www.milligazete.com.tr/makale/insana-deger-veren-din-ve-hazreti-muhammed-sav-3-191000.htm}
[4] {http://www.milligazete.com.tr/makale/kindar-degil-dindar-olan-hazreti-muhammed-sav-4-191137.htm}
[5] {http://www.milligazete.com.tr/makale/cocuk-egitimi-ve-hazreti-muhammed-sav-5-191272.htm}

 



Bu haber 1,565 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,642 µs