Dehşet duyduğum iddialar
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in çarşamba gecesi TGRT ekranlarında çok önemli bir açıklaması oldu. Söylediklerini gözümü kırpmadan dinledim. Program saat 24:00’da bitti. Sonra çok uzun süre huzurumu kaybettim. Duyduğum dehşeti ifade etmem imkansız. Bayram namazına vurgun yemiş gibi kalktım. Bayrama huzursuz girdim. M. Gökçek, konuşmasına, önce çok yanlış bir değerlendirmeyle başladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ailesinin Dersim ayaklanmasına katıldığını açıkladı. Annesinin de Ermeni asıllı YEMOŞ isimli bir kadın olduğunu, bunun nüfus kayıtlarıyla doğrulandığını ileri sürdü.
M. Gökçek, keşke böyle bir açıklama yapmasaydı. Çünkü hiç kimse milliyetini ve annesini seçmek imkanına sahip değildir. Önce bizi ayrı ırklardan yaratan Yüce Allah’tır. O bakımdan biz Yunus Emre’nin ifadesiyle “Yaratılanı, Yaradandan ötürü hoş görmek mecburiyetindeyiz.” Sonra bir babanın tercihi yüzünden çocuklarını suçlayamayız. Bizim babamız da bir Rus, bir İngiliz veya bir Ermeni kızıyla evlenebilirdi. Kim hangi hakla gelip yakamıza yapışabilirdi. Aynı şekilde, Kılıçdaroğlu’nu eşkıyalık yapan, devlete baş kaldıran dedeleri yüzünden de suçlayamayız. Bunlar yanlış değerlendirmelerdir.
Melih Gökçek’in bana göre, fırtınalar koparması gereken açıklamaları, Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü iken yaptıklarıyla ilgilidir. Gökçek’in TV’deki iddialarından anladım ki, Kılıçdaroğlu, SSK Genel Müdürü iken, Başbakanlık Takib Kurulu onun hakkında gizli bir dosya düzenlemiş. O dosyadaki tespitlere göre, Kılıçdaroğlu’nun eski soyadı Karabulut imiş. Kılıçdaroğlu, yakın akrabalarından 70 kişiyi işe almak için, soyadını değiştirmiş, Kılıçdaroğlu olmuş.
Sonra 14 yaşındaki çocuğunu ve 10 aylık torununu sahte belgelerle sigortaya kayıt ettirmiş.
Ve işin dehşet veren tarafı şu: Kılıçdaroğlu SSK’ya binlerce kişi almış. Gökçek bu rakamın onbin civarında olduğunu ileri sürüyor. Kılıçdaroğlu, memur alımında, devletimizin, vatanımızın yüksek menfaatlarını gözetmeden seçim yapmış. Böylece, yüzden fazla PKK mensubuyla, bir sürü DEV-YOL militanını devlet memurluğuna yerleştirmiş. Kürtçülere ve mezhep kavgası veya taassubu içinde olanlara kucak açmış. Bu iddialar doğru mudur bilmiyorum. Doğru ise dehşet vericidir. Yanlış ise Kılıçdaroğlu tarafından derhal yalanlamalı ve adli mercilere başvurmalıdır.
Melih Gökçek’in çok müthiş açıklamalarından bazıları (yine o Başbakanlık Takib Kurulu’nun dosyasına dayanarak) Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü iken, yaptığı çok yanlış tasarruflarla devletimizi trilyonlarca lira zarara uğratmasıyla ilgili olanlarıydı. İddiaya göre, Kılıçdaroğlu, 1994 yılında SSK bina ve arsalarını Emlak Bankası’na devrederek, çok büyük zararların doğmasına yol açmış. Ayrıca Kılıçdaroğlu, SSK Sağlık tesislerini de işlemez hale getirerek özel sağlık merkezlerine devletimizin trilyonlarca lira ödemesine sebep olmuş.
Ayrıca başlattığı ihaleleri zamanında bitirtmeyerek, maliyetlerin bazen yüz misli değil, bin misli artmasına, dolayısıyla devlet bütçemizin büyük zararlara uğrmasana göz yummuş.
Dinlediklerim, doğrusu beynimi uyuşturdu. Bunlar doğru mudur? Kılıçdaroğlu konuyu derhal adli mercilere götürmelidir. Eğer doğru ise CHP Genel Başkanlığında, parti içinde büyük fırtınaların kopacağı yakındır. Neticeyi herkes gibi ben de büyük bir merakla bekliyorum. İddiaların yanlış çıkmasını temenni ediyorum.
****
12 Eylüle şiir
Kolum, kanadım diyordum,
Sevdalanıp gidiyordum.
Yurdum diye seviyordum,
Yurdum, felaketim oldu.
Türk’üm dedim, Türk’ü sevdim,
Öğünen bir koca devdim.
Volkandım, alev alevdim,
Kor’dum, felaketim oldu.
Kimisi Rus, kimisi Çin,
Uşağıydı, dedim niçin?
Bayrağıma selam için,
Durdum, felaketim oldu.
Vatan, millet idi tasam,
Çiğnenmişti anayasam.
Vuracaklardı vurmasam,
Vurdum, felaketim oldu.
Neyim varsa birer birer,
Tutup çarmıha gerdiler.
Bozkurtuma “it” dediler,
Kurdum felaketim oldu.
Bu ahlâksız dubaraya,
Tarih “mim” koysun buraya.
Eylül darbesini hayra,
Yordum, felaketim oldu.
Gönlümün yiğit beğiydi,
Gözlerimin bebeğiydi.
Ona da mı nazar deydi?
Ordum, felaketim oldu.
Tarafsızlık diye diye,
Şu en soysuz harâmiye.
Başımızı vermek niye?
Sordum felaketim oldu.
Ben değildim esip-tozan,
Kanlı kuyuları kazan.
Bütün tuzakları bozan,
Zordum, felaketim oldu.
Kolum, kanadım diyordum,
Sevdalanıp gidiyordum.
Yurdum diye seviyordum,
Yurdum, felaketim oldu.
Yavuz Bülent Bâkiler
Not: Yazarın Türkiye Gazetesi'nde yayımlanan 11-12 Eylül 2010 tarihli yazıları burada birleştirilmiştir.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle