En Sıcak Konular

Hakverdi Murat Merdamert

Mefkure
Hakverdi Murat Merdamert
9 Nisan 2009

Muhsin Başkan Sonsuzluğa Uçarak Gitti



Muhsin Yazıcıoğlu aramızdan ayrılalı 16 gün oldu.Naaşı'nın bulunduğu ise 14 gün, o 2 günün içinde hangi saatte Rahmet-i Rahmana kavuştu bunu ancak emenetini alan bilir,ama rivayet edilir ki kaza anında vafat etmiş.Kesin bildiğimiz ise 25 Mart'tan sonra kendisini hiç bir fani,canlı olarak göremedi.

Ben O'na dair bir şeyler yazmak için kendimde ancak güç bulabildim.

Bir yıl önce Alparslan Türkeş'in vefatının 11. yıl dönümü dolayısıyla 3 Nisan 2008'de yayımladığı mesajda;

 “Alparslan Türkeş, Türk Milliyetçiliği fikriyatını, yalnız Türkiye’yle sınırlı tutmamış, bütün dünya Türklüğünün birlik ve beraberlik içerisinde güçlenmesini amaçlayan bir perspektifte değerlendirmiştir. Alparslan Türkeş, Türkiye’nin devleti ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak yaşatılması idealine vatanperver bir siyasetçi sorumluluğu içinde her zaman öncülük yapmıştır. Şahsım olarak, gerek ilk gençlik yıllarımda oluşan fikir dünyama kattığı engin ufuk, gerekse Türklük gurur ve şuurunu ihya etme yolundaki çileli mücadelesi itibarıyla Alparslan Türkeş’i, takdir ve saygıyla anıyorum." derken,12. yıl dönümünü göremeyeceğini kim bilebilirdi?

19 Nisan 2008'de Türk Ocakları Genel Merkezinde geçirdiği kalp krizi sonucu vafat eden Ayvaz Gökdemir için basın mensuplarına yaptığı açıklamada;

''Türk milletinin varlığı, birliği ve değerlerine kendini adamış, bütün ömrünü bir kahraman gibi dik durarak geçirmiş bir ağabeyimizi, eğitimciyi kaybettik.Tam kendisine yakışır şekilde Türk Ocakları Kongresinde, dava arkadaşlarının arasından adeta vedalaşarak en sevdiğine gitti. 'Nerede vefat etmek istersin?' diye sorulsaydı eminim 'Türk Ocakları Kongresinde' derdi...Kendisine Allah'tan sonsuz rahmet, ailesi ve dava arkadaşlarımıza başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun.''demişti.

Kimin aklına gelirdi bir yıl sonra aynı dilekleri kendisi için dileyeceğimiz?

Muhsin Yazıcıoğlu çoğunlukla "Muhsin Başkan" diye anılırdı,bizim kuşak için ise O "Muhsin Abi" idi.

O,1980 sonrası Ülkücü Hareketle tanışanların veya bu harekete sempatisi olanların gözünde abidevi bir şahsiyetti.

Kurduğu partiye hiç oy veremedim.Fakat hiç bir zaman aleyhinde laf söylemedim,söyletmedim.Bir gün Muhsin Başkan'ın liderliğinde babaocağında buluşup,hakiki manada büyük bir birlik oluşturmayı hep hayal ettim,ümit ettim 

Çünkü hangi nehre akarsak akalım hepimizin yatağı MHP idi.

Namık Kemal Zeybek'e de,Agah Oktay Güney'e de,Sadi Somuncuoğlu'na da,Ayvaz Gökdemiz'e de, Muhsin Yazıcıoğlu'na da bu gözle baktım,bakmaya devam ediyorum. 

MÇP'den ayrılıp BBP'ni kurduğu yılların başında Sandıklı Ülkü Ocağı'nda ,Ülkücü Hareket'e yeni yeni ısınan gençler,O'nun için "davadan döndü,kendisine başka yol tuttu" diye ahkam keserken,zamanın MHP Ballık Belediye Başkanı'nın sağ yumruğunu havaya kaldırıp ''Muhsin Yazıcıoğlu Koç gibi ülkücüdür" dediğini hiç unutmam.

Hep söylemek istediğim ama ifade etmeye çekindiğim bir sözün yetkili ve etkili bir ağızdan hem de Ülkü Ocağı'nda söylenmesine çok keyiflenmiştim.

Evet "Muhsin Abi" kesinlikle "koç" gibi Ülkücüydü.

O bir türlü olamadığımız ama hepimizin olmak istediği kadar Ülkücüydü.

O Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine sahip bir Ülkücüydü.

O Tanrı Dağı kadar Türk,Hira mağarası kadar müslüman olan bir Ülkücüydü.

O Nizam-ı Alem'ın,sadece İ'lâ-i Kelimetullah'la sağlanabileceğine inanan bir Ülkücüydü.

O Türkistanlı Hoca Ahmet Yesevi'den icazet alıp Anadoluyu fethe gelen Alperenler'in çağımızdaki mümessili bir Ülkücüydü.

O kendi tabiri ile hormonsuz bir Anadolu çocuğuydu.

O birileri gibi gelişirken değişen değil,değişmeden gelişen biriydi.

Muthiş bir vefa duygusuna sahipti.

12 Eylül Darbesi yapıldığında yurt dışına kaçma imkanları sağlandığı halde, Mamak'da yatan arkadaşlarını bırakıp kaçmayacak kadar asil bir ruh taşıyordu.

Susurluk kazası olduğunda,ağzını açanın Abdullah Çatlı'ya bir şeyler yakıştırdığı,tanıyanların bile tanımamazlıktan geldiği bir dönemde,bir zamanlar kader birliği yaptığı arkadaşının cenazesine omuz veren biriydi.

MHP'li Mehmet Gül'ün cenazesinde de vardı,Şair Dilaver Cebeci'nin canazesinde de,

Ayvaz Gökdemir'i de son yolculuğuna uğurlayanlar arasındaydı.

Bir namı da Yiğitti.

Yiğitliğin kitabını yazmış adamdı.

Kahramanmaraş dağlarında sıcaklığın -20 derecenin altında olduğu bir ortamda 2 gün geçmesine rağmen kendisini tanıyanların hala umutla beklemesinin sebebi boşuna değildi.

Mamak zindanlarında akıl almaz işkencelerden geçmişti.Ama yılmamıştı yıkılmamıştı.

O yüzden herkesin bir ümidi vardı,eğer çapma anında vefat etmediyse mutlaka mücadele eder ve kazanırdı.

Ah Muhsin Abi o dağdan bir gelebilseydin var ya,

Dünya o zaman görecekti Büyük Birliği.

"Çağlayancerit'e illa gelecektim" demiştin.İlla gidecektin,çünkü ecel seni dağlara çağırıyordu.

Ne çok severmişsin Yaradan'ı ki, uçarak gittin yanına.Ne çok sevmiş ki Yaradan seni vermedi geri.

Bu zamanın insanı,hele siyasetçisi hiç değildin,belki de Allah seni daha fazla yormak istemedi,Biz sana layık değildik Muhsin abi, o yüzden Allah seni içimizden çekip aldı, hem de yüreğimize kor düşürerek.

Biz sana hasretten ağlıyoruz.Seni bir daha göremeyecek, duyamayacak olmamızdandır hissettiğimiz büyük acı.

Yoksa sen ölmedin ki Muhsin Abi,ötelerde yeniden doğdun.

Bunu bilmeyenler,orda burda arkandan atıp tutanlar da var,

Bahtsızlıklarına yansınlar.

''Sen şehit oldun yiğit onlar geberecekler"

Hakkını helal et Muhsin Abi. ,

Rabbim mekanını cennet eylesin, kabrini nurla doldursun.Geride bıraktıklarına, bütün ailene, dostlarına,sevenlerine, acını yüreğinde hisseden Tuna'dan Altaylar'a kadar Türk Milleti'nin her ferdine Sabr-ı Cemil versin.



Bu yazı 3,139 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Haziran 2023 Başbuğum Size Bir Maruzatım Var!
    • 26 Mart 2023 ''Işıklar İçinde Yatsın'ın Dayandığı Kaynak
    • 13 Şubat 2023 Yıkıldım Depremde Enkazda Kaldım
    • 1 Eylül 2022 Karakoç'u Umuttun mu Mihriban?
    • 2 Mayıs 2022 Munik Ana
    • 19 Mart 2022 ''Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'' Nasıl Olacak?
    • 11 Şubat 2022 Fazıl Merdamert Destanı
    • 19 Aralık 2021 Devlet Babadır Banka Değil
    • 29 Mart 2020 Cuma Namazı Bundan Sonra Farzı Kifaye mi Oldu?
    • 20 Mart 2020 Hürriyet Olmayan Yerde Cuma Namazı Kılmak Caiz Değildir
    • 13 Mart 2020 Salgın Hastalık Olan Yerlerde Cuma Namazı Kılınamaz!
    • 9 Mart 2020 Allah Belamızı Çoktan Vermiş de Farkında Değiliz!..
    • 24 Şubat 2020 Neden İlle de Su Manzarası?
    • 5 Ocak 2020 9 Işık'ı 1 Ampule Bağlamak
    • 6 Aralık 2019 Müslümanın 12 Ödevi
    • 27 Kasım 2019 Anlarsın yalan Dünyayı
    • 19 Şubat 2019 Göçtü Gitti Ozan Arif -Sagu-
    • 15 Şubat 2019 ''Çağrımız İslam'da Dirilişedir'' ve OZAN ARİF
    • 12 Ocak 2018 Beyin Yetmezliği
    • 1 Eylül 2017 Aldığı Nefese Hükmedemeyen İnsan

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,239 µs