TBMM’nin saygın simalarından olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’a yapılan çirkin saldırı, başkanlıkla ilgili olası bir halk oylamasında (referandum), -son yıllarda oldukça yakınlaşan- CHP ve MHP tabanlarının arasını açmaya dönük ucuz algı harekâtlarından (operation) biri de olabilir. Malûm, neredeyse 40 yıldır bu tür kahpe oyunlara sahne oluyor güzel ülkemiz. Haliyle milliyetçilik/vatanseverlik ortak paydasında buluşan Devrimciler ve Ülkücüler bu kez oyuna gelmemeli.. Atı alan, Üsküdar’a geçmemeli..
Başkanlık
düzenine (sisteam) usûl yönünden karşı değiliz. Bununla birlikte şekil yönünden
şüphelerimiz var. Oturmuş kurumlara sahip parlamenter düzeni hallaç pamuğu gibi
atan; ülkeyi, fırka (party) devletine dönüştüren AKP iktidarının, başkanlığın
ağırlığını taşıyabileceğine dahası yönetsel (idarî) açıdan gerekli olgunluğu, yeteneği
(liyakat), anlayışı (feraset) gösterebileceğine inanmıyoruz. Ülkenin bir zorba
yönetimine (dikta regime/rejim) evrilmeyeceğinin güvencesini (garanti) kim
verecek? Güvenceyi verecek olan yüksek yargı bir kişinin iki dudağı arasında
iken; Sayıştay raporları uzun süre meclis denetiminden kaçırılabiliyorken; bazı
bakanlıklar, -denetim dışı olarak- milyon dolarlık örtülü ödenekler
edinebiliyorken… diye giden usûlsüzlükler ortada iken, denetim aygıtlarının
(mekanizma) güvenilirliği -ister istemez- tartışmaya açılacaktır.
Parlamenter
düzenin artıları da vardır eksileri de. Bu kısır döngü, her beşerî düzen için
geçerlidir doğal olarak. Parlamenter düzenin, bizim ülkemiz söz konusu
olduğunda en büyük artısı, insanı putlaştırma geleneği ağır basan doğu toplumlarına
yakın bir bölgede olmamız nedeniyle ister istemez etkilendiğimiz “tek adamlık”
hastalığına, takıntısına karşı panzehir görevi görmesidir. Bir kurtarıcı
beklemektense, milletçe kurtulma esasına dayalı bir yönetsel düzendir söz
konusu olan. Yönetmekten, yönetilmekten ziyade; yönetişim temellidir.
Parlamenter
düzenin eksisine gelince siyasî fırkaların (party) kurumsallaşamaması, haliyle uzun
soluklu olamaması dahası Türk demokrasi tarihinin bir fırkalar mezarlığına ve/veya
çöplüğüne dönüşmesi gibi nedenler, en önemlisi de devlet erkinin cumhurbaşkanı,
başbakan, genelkurmay başkanı ve hatta yüksek yargı, sermaye, medya gibi güç
odakları arasında üleşilmesi, üleştirilmesi gibi istem dışı gelişmeler, eğilimler
(temayül) Türk demokrasisi için en büyük engel (handikap) olarak kabul
edilebilir. Erken seçim belirsizlikleri ve salt çoğunluğun bulunamaması gibi
durumlar ise iki turlu/aşamalı seçim düzenlemesi ile kolayca sorun olmaktan
çıkarılabilecek olumsuzluklardandır.
Başkanlık
düzeninin olumlu yanı, öncelikle yönetimde zaman ve kaynak kazanımının
(tasarruf) üst seviyelere çıkmasını sağlamasıdır. Siyasî çekişmeler,
sürtüşmeler belli bir estetiğe bürünür. Erken seçim belirsizlikleri ortadan
kalkar. Salt çoğunluğa dayalı güçlü iktidarların yolunu açar. Açılıp-kapanan
onlarca, yüzlerce fırkanın yol açtığı hazine kayıpları (zayiat) en aza iner vb.
Başkanlık
düzeninin olumsuzluklarına gelince… Tek adam zorbalığına (dikta) çok çabuk evirilebilecek
biz düzen söz konusudur. Özellikle Amerikan kapitalizminin ama gerçekte
emperyalizminin kötü bir kopyası olmak gibi tehlikeleri de dikkate almak
gerekmektedir. Şöyle ki Amerika’daki düzende; en tepede, sermayeyi elinde bulunduran
bir hâkim sınıf bulunmaktadır. Onun altında Cumhuriyetçiler ve Demokratlar diye
-sözde- iki siyasî yapı yer almakta ama gerçekte bu iki yapı da en tepedeki üst
akıl tarafından yönetilmektedir. Amerika’yı ne Amerikan halkı ne de başkan
yönetmekte olup, onlar yönettiğini sanmaktadır sadece. Sermaye sınıfı,
siyasette söz sahibi olan iki yapının; Cumhuriyetçilerin ve Demokratların fırka
başkanları aracılığı ile kimi zaman sinema alanından (sektör) kimi zaman iş
dünyasından, kimi zaman hippilerden kimi zaman da jeo-stratejik çıkarların ağır
basması gibi nedenlerle Afrika’dan “our boys” devşirip; çalışmaktan ve yemekten
başka bir şey düşünemeyen birer organik robota dönüşmüş olan Amerikan halkına
“inci-minci” çektirmektedir. Bu tuhaf (garabet) uygulamanın adı da demokrasi
olmaktadır. Ve bizim Ankara’daki ağalar da, daha doğrusu kâhyalar da bu düzene
özenmektedir. Zira ağalar, İstanbul’da boğaza nazır yalılarda oturmakta olup;
Ankara’dakiler, bu ağaların işlerini takip eden kâhyalar konumunda (statu)
bulunmaktadır. Kazan-kazan formülü işletilmektedir anlayacağınız.
Afrika
kökenli Amerikan başkanı demişken… İlk adı Hüseyin’dir. Seçtirildiğinde, bizim
ülkenin avanakları -doğunun en ıssız (ücra, tenha) yerlerine varıncaya kadar-
düğün bayram etmişlerdir. “Hüseyin” sözcüğü Arapça ya… Araplar da tümden
Müslüman hatta necip millettir avanak havsalasında. Oysaki Mısır’da bilmem kaç
milyon Hristiyan Arap vardır. Hatta bir zamanlar Birleşmiş Milletlere başkan
yapılan zat-ı Arabî de Mısır’ın Kıptilerinden yani Hristiyan Araplarındandır.
Lübnan’daki, ömürleri, Haçlılarla ittifak kurmakla geçmiş bu yüzden de adları
Müslümanlarca hakaret olarak algılanır hale gelmiş olan Dürzîleri de unutmamak
gerekir. Yezidîliğin bir başka şekli-şemaili yani biçimi-durumudur söz konusu
olan.
Sahi,
Obama’nın bir diğer adı da Barack’tı değil mi? Peki ne anlama gelir?
İbranicede, “mübarek” anlamına gelir. Ehud Barak vs. Yahudilerin adlarında sıkça
görülen bir sözcüktür. Aslında (haddizatında) Arap oğulları ve İsrail oğulları baba
bir, anadan ayrı kardeştirler. Dilleri de birbirine oldukça yakındır. Birinin
“mübarek” dediğine, öbürü “barak” der. Bizim avanakların Obama’sı, ikinci
kardeşin dilindeki sözcüğü kullanmaktadır ad olarak. Ve bu Obama,
Amerikalıların deyimiyle “topal ördek”, bizim Türklerin deyişiyle “giderayak” olarak
nitelendirilen günlerde İsrail’e yaptığı milyarlarca dolarlık askerî yardımla
gündeme gelmiştir. Kısacası Amerikan emperyalizmi, jeo-stratejik/politik/psikolojik/sosyolojik
ama en önemlisi jeo-ekonomik çıkarları için her şeyi yapar. Hüseyin’le,
Müslümanların özellikle de Arapların gazını alır. Barack’la, Siyonizm’e selâm
çakar. Obama’yla, el değmemiş (bakir) kaynaklara sahip Afrika’ya göz kırpar.
Dahası ülke içindeki milyonlarca Afrika kökenli yurttaşın ayaklanmasının önüne
geçer. Amerikan rüyası yalanını sürdürür falan filan. Kısacası bir taşla,
bilmem kaç tane kuş vurur. Peki, jeo nedir? Yer. Hani, Arapların dünya
dedikleri şey. Meğer dünyada neler olup-bitiyormuş değil mi avanaklar?
Aslına
bakarsanız, ülkemizdeki başkanlık tartışmalarının ne yeri ne de zamanıdır? Hele
de, ülke ve milletçe zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde… Burada siyasî ve
iktisadî (economic) açıdan tıkanan AKP’nin her zaman yaptığı gündem saptırma
çabası, telaşı (panik) söz konusudur. Her sıkıştığında bir bahane bulan, her
daraldığında bir yapay (suni) düşman icat eden böylece hem saflarını sıklaştırmış
olan hem de başarısızlığının faturasını -çoğu zaman- hayalî odaklara yükleyen
AKP cephesi (block) yeni bir şark kurnazlığı sergilemektedir. Osmanlı’nın son
dönemlerinde, meşrutiyetin gelmesi halinde ülkenin cennet bahçesine döneceğini
sanan aptallarla; başkanlığın gelmesi halinde yeni bir Osmanlı olunacağını sanan
avanaklar arasında pek de bir farkın olmadığı ortadadır. Ne diyelim? Yüce Tanrı
ülkemizi ve milletimizi korusun!.
Aziz
Dolu Atabey
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle