En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
11 Mayıs 2015

Barış İçinde Yaşamak Varken Düşmanlık Niye?



Bir süreliğine yaşadığımız dünya’da; düşmanlık niye sorusunu insanlık tarihi boyunca soranlar olmuştur. Ancak kinden nefretten düşmanlıktan beslenenler, sömürmeyi, ezmeyi, savaşı katliamı tercih etmişlerdir. Çoğu insan ise ezen ve sömüren ve katledenlere biat ederek kölelik yapmaktan vazgeçememiştir.

Ötekileştirme algısı, bilinci sevgi yerine bencil olan insanları da şekillendirir.

 

Ortada olan gerçek açık ve nettir. Ya benden yanasın ya karşısın. Ya siyahız ya beyaz!

 

Bir salıncaktayız sanki. Hiç durmayan ya ötede, ya beride zincirlerinin bağlandığı direk eli aynı hizaya ulaşan, ortalarda yavaşlayamayan bir salıncakta.

Ya kısayız ya uzun.

Ya kahramanımız var, ya hainimiz.

Ya karanlıktayız sonsuza kadar, ya da gözlerimiz kamaşıyor aydınlıktan.

Ya düşman var bizim için ya da gözümüzü kapatıp kollarına atılacağımız dost.

Ya donuyoruz ya yanıyoruz. Ara renkler, ara duygular, ara tonlar yok dünyamızda.

Ya aşkımızı abartarak boca ediyoruz olur olmaz orta yere, ya kin kusuyoruz.

Ya aşık oluyor, ya nefret ediyoruz. Ya mal mülk, debdebe, tantana, lüks içindeyiz.

Aşk ve nefret, siyah ile beyaz, gece ile gündüz, yaz ile kış arasında salınıp duruyoruz.

Nefretimizin hemen çizgisinde aşkımız duruyor.

 

Kimimiz susmasını bilmiyor, kimimiz ağzını açmaz.

Kimimiz havadan nem kapacak kadar hassaslaştırmış almaçlarını, kimisinin ise kulak zarında katır yükü kadar nasır var.

 

Renklerden siyah ile beyazımız var. Ara renkleri kovmuşuz memleketten.

 

Muhteşem kahramanlar yaratıyoruz. Sonra foyası ortaya çıkınca onu nefret odağı yapıyoruz.

 

Mevsimlerden baharı hiç tanımıyoruz. Ya yazın kavurucu sıcaklığında çöl iklimindeyiz, ya da her şeyimize karlar yağdırıp kışın dondurucu soğuğunda tüketiyoruz kendimizi.

 

Görüntümüz konusunda da böyleyiz. Ya dev aynasında burnumuzdan kıl aldırmayacak kadar tepelerde pervaz ediyoruz, ya da kompleks, eksiklik, geri kalmışlık şarkısı söylüyor ya da öncekileri suçlamalarla geveliyoruz...

 

Denge denen kavramdan o kadar uzaktayız ki. Salıncak bizi hep tepelere çıkarıyor, yere yakın, ortaya yakın, mantığa yakın olmaya alışık değiliz. Hatta rahatsız oluyoruz. Reddediyoruz refleks olarak.

 

Hergün renk değiştirip, Acaba bu şu mudur diye telkinde bulunuyoruz topluma.

 

Kahramanlık tanımımızla, hainlik kavramı bitişik nizam yükseliyor dimağlarımızda. Hatta bir gecede bile birinden diğerine geçebiliyoruz. Bu şekil bir toplumuz nedense.

 

Türkiye’nin; dengesi bir tuhaf, dünü anlaşılmaz, bugünü karmaşık, geleceği karanlık mı?

Elbette değil.

 

Birleştirme yerine ayrışmayı, sevgi yerine nefreti, hoşgörü yerine öfkeyi yansıtanlar; haktan, hukuktan adaletten barışta kardeşlikten birlik ve beraberlikten bahsedemez.

 

Onlar ki; biz ve onlar diyerek insanları duyguda, düşüncede, inançta, yaşamda ayrıştıranlardır.

 

Onlar ki; toplumun birliğine, bütünlüğüne kardeşliğine dinamit koyanlardır.

 

Bölenler böldürenler, hak yiyen hak yedirenler, haksızlık yapan haksızlığa neden olanlar cezasız kalırsa, toplumdaki dengesizlik artar, huzur ve güven kaybolur.

 

Amaç; karanlık odakları, karanlık kişileri, anladıkları dilden karanlığa gömmek. Peki ama ya karanlık odaklar, karanlık kişiler kendileri ise, içiçe ise kim kimi karanlığa gömebilir ki.

 

Günün Sözü: İnsanlar arasında ayrıcalıklılar varsa, adalet, huzur ve güven yoktur.



Bu yazı 713 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,273 µs