Umut Günlüğü
Umut Bulut
4 Şubat 2015
Cübbeli Yahut Çelik Çekirdek
Bir şey temsil etmiyorsa hiçbir şeydir. Her toplumsal hareket bir kişinin birikmesiyle başlar. Dini guruplarında insan biriktirmekten başka yapabileceği bir şey yoktur. Cemaat dediğimiz olgu da tek tek insanlardan oluşan insanların üzerinde yükseltilen bir değerdir. İnsanı ve insani olanı dışarıda bırakarak maddeyi menfaati dünyevi hırsları ajandanızın önüne çekerseniz artık siz cemaat değil bir anonim şirket ya da dilenci mafyası olursunuz. Müridi müşterileştiren her oluşum kendi çapında bir dilenci mafyasına dönüşür.
Müslüman sünni ve Türk çelik çekirdeği temsil etmesi bakımından Türkiye'nin ana omurgasını temsil yeterliliğine sahip bir isim Cübbeli Ahmet Hocaefendidir. Cübbeli Ahmet Hocaefendi tek başına bir kişi değildir. Temsil ettiği değerler bakımından Cübbeli Hocaefendi Türkiye'de çok geniş bir tabana hitap ediyor. İlmi derinliği ve popülaritesiyle Cübbeli Hocaefendi özgül ağırlığı baskın bir figür olarak önümüzde duruyor. Şahsi karizması ve üzerinde yükseldiği cemaat yapısıyla toplumsal karşılığı olan bir isim. Yaygın medyada yer buldukça insanların baktığı yerden hitap ettikçe yüksek yoğunlukla dikkat toplamaya devam ediyor.
Benzerleriyle yan yana koyduğunuzda Cübbeli Hoca ve çevresi Türkiye'nin en temiz en düzgün en sade en sünnete uygun insanları... Klasik manada Allah adamı deriz ya işte zararsız Allah adamları bu ülkede rahat rahat dinlerini yaşamaya çalışıyor bunun da kimseyi korkutacak tedirgin edecek bir tarafı yok. Sevmeseniz de saygı duyulmayı hak ediyorlar.
Türkiye'de cemaatler ve tarikatler Avrupa ve Amerikayı fethettikten sonra dünya sevgisi islami gurupları işgal etmeye başladı. Cemaatlerin Avrupa'yı keşfi özellikle Almanya'yı keşfetmeleri eski düzeni bozdu altüst etti. Tasavvuf tarikat mahviyet zühd ü takva bir kenara itildi yerini zenginleşme dünyaya sahip olma mal mülk hırsı aldı. Buna karşı İsmailağa pratiği medrese eğitimi alanında yaptığı gayretli faaliyetlerle bütün imkansızlıklar içinden imkanlar üreterek göz dolduran çalışmalara imza atıyor.
Geleneği silsilesi köklü bir geçmişi olan pekçok tarikat gurubu paranın sıcak yüzüne alıştı alışalı kaybedeceği çok şeye sahip oldular. Kaybetmeyi göze alamayacağı pek çok şeyleri olan bu guruplar daha politik daha idare-i kelamcı olma mecburiyetinde kaldılar. Her fırsatta her konuda pervasızca konuşan pekçok dini tasavvufi figür, fincancı katırlarını ürkütmeme telaşıyla, yumuşak munis ve zikzak çizer bir tavır içine girdiler. Cübbeli Ahmet Efendi Şia'ya Diyalogculara ve Vahhabi- Selefilere karşı sert ve taviz vermez üslubuyla şimşekleri üzerine çekti ve çekmeye devam ediyor.
Bir dini cemaatin yapacağı yapabileceği hizmet ilmi alanlarla sınırlı olmalı, arapça eğitimi öğrenci bursları eğitim ve kültürel faaliyetler bütün teknolojik imkanlar kullanılarak yapılabilir. Cemaatler tarikatler kendi doğal alanlarına çekilmedikleri müddetçe, çatışma ve sıkıntı olması kaçınılmazdır. Tasavvuf iddiası olan din ve tebliğ amacıyla ortaya çıkan herkesin kendi iddialarının gereği olarak sadece kendi alanlarında kalmaya özen göstermeli. Dini tebliğ dışında bir amaca hizmet etmeye başladığınızda artık size verilen krediyi tüketmiş olursunuz.
Her yere ve herkese sahip olup hükmetme iştahı sufi tavrın inşaını imkansızlaştırır. Dünyaya sahip olmaya değil şahit olmaya geldik diyen herkesin hırs ve heveslerinin peşinde koşmaları en hafif tabiriyle iki yüzlülük ve sahtekarlıktır. Maddenin sığ sularında boğulanları mana alemine nüfuz etmeleri mümkün değildir. Hem mana aleminin sultanlığına soyunacaksınız hem dünyaya bu kadar batacaksınız bu hiç de şık durmuyor. Bir cemaat gurubu düşünün ki en büyük telaşları esnafa dini tebliği olsun da sıradan halka dönük hiç bir faaliyet içinde olmasınlar. Sadece zenginlere para sahiplerine yönelik çalışmalar yapmak sadece zengini hedef kitle kabul etmek sufi bir tavır değil maksatlı ve çirkin bir tavırdır.
Din bahanesiyle dünyanın memesinden süt sağanlar minareyi çaldıkça kılıfını uydurmaya dünden hazırdır. Ona göre fetva ona göre hadis ona göre bahaneler peşi peşine sıralanmaktadır. İnfak ayetlerine peşi peşi sıra yorum ve tefsir getirenler nedense hep kendilerini ve cemaatlerini işaret etmektedirler. Kendi piramitlerine taş taşımayan herkesi ötekileştirmek, tekfir etmek küçümsemek dıştalamak sağlam ve sağlıklı bir dindarlık ifadesi değildir. Madde karşısında sınavını başarıyla verememiş bir dindarlık yarım defolu bir dindarlıktır.
Din adına Türkiye'nin ruhunu zehirleyen bir yığın sapık cereyan karşısında sahih ve sahici bir İslam yorumu ancak bu toprağın kökleriyle irtibat kuran o köklerden beslenen o kökler üzerine yükseltilen bir hareketle mümkün olacaktır. Cübbeli Ahmet Efendi şahsında ifadesini bulan bu yorum önümüzde yeni bir imkan olarak açılıyor. Geçmişin birikimini yeni bir ambalaj içinde günümüze taşıması bakımından Cübbeli Hocaefendi bize yeni bir dini soluk taşıyor.
Yazılı ve görsel basını takip eden gündemin satıraralarını okuyabilen herkes kimin kimi sufle ettiğine bakmalı, göreceği manzara şudur ki ne kadar gayri milli unsur varsa Cübbeli Ahmet Efendi'ye saldırması bize hakkın hangi tarafta olduğuna dair sağlam işaretler veriyor. Aslında herkes birbirinin ciğerini biliyor bu ülkede, kimin arkasında kim var, kim kimi sufle ediyor? kim derin kim sığ herkes biliyor...
Her milletin bir helakı vardır hocaların helakı da haset yüzünden olacaktır. Nerelerinden çatlarsa çatlasın çekemeyen hocalar; Cübbeli Ahmet Hocaefendi Türkiye'nin omurgası bel kemiği çelik çekirdeğidir.
Bu yazı 1,209 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
8 Ağustos 2016
Fetö/PDY Yahut Dilenci Mafyasının çöküşü
-
4 Şubat 2015
Cübbeli Yahut Çelik Çekirdek
-
1 Kasım 2014
Gavura gavur denmeyecek
-
17 Nisan 2014
Karizmatik Lider Kıtlığı
-
8 Nisan 2014
İmam Şafii Camii İçin Kitap Bağışı Talebi
-
5 Aralık 2013
Cemaat: İtibar ve masumiyet aşınması
-
21 Ekim 2013
F.G:Kutsal Sürgün yahut Cem Sultan Sendromu
-
25 Mayıs 2013
“Diyanet ayıplı hadisleri ayıkladı!”
-
12 Nisan 2013
Türk toplumunda Kürt nefreti
-
16 Haziran 2012
Bir vicdan bayrağı: Bülent Yıldırım
-
17 Mayıs 2012
Din ve Mehdi Tartışmalarına Mütevazı Bir Katkı
-
7 Mayıs 2012
Tarihin Yatak Odası
-
27 Mart 2012
Kurtlar Vadisinde neler oluyor?
-
26 Şubat 2012
Erbakan hırsız mı?
-
19 Şubat 2012
Genç imamlar rahatsız
-
17 Ocak 2012
Baydı artık Şu Hrant muhabbeti
-
15 Kasım 2011
''Dünyanın Memesinden Din Bahanesiyle Süt Sağanlar''
-
21 Ekim 2011
Top sakal bırakmak Firavun adetidir
-
11 Eylül 2011
''Erkek'' Bir Şair: Olcay Yazıcı
-
18 Temmuz 2011
Yerleşmek/ yerlileşmek
Yorumlar
+ Yorum Ekle