En Sıcak Konular

Aziz Dolu

Atabey
Aziz Dolu
7 Mart 2014

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu



Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun sülalesi Kırım’ın yerli halkı olan Tatar Türklerine dayanır.  Babası Abdülcemil Bey ile annesi ile Mahfüre Hanım, Stalin döneminde “kulak” yani zengin oldukları gerekçesi ile Kırım’a bağlı Sudak'ın Ayserez köyünden alınarak Urallar bölgesine sürgün edilmiştir. İkinci Dünya Savaşını fırsat bilen aile, gizlice yurtlarına dönerek, Kırım’ın kuzeyindeki ovalık Çöl bölgesindeki Bozköy 'e yerleşirler. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 tarihinde burada dünyaya gelir. 18 Mayıs 1944’de, henüz altı aylıkken “vatan haini” damgasıyla annesi Mahfüre Hanım, ağabeyleri Hanefi ve Hasan, ablaları Şevkiye ve Vasfiye ile birlikte Kırım'dan sürgün edilir. Stalin yönetimi, sürgünden iki gün önce diğer Kırım Tatar erkekleri gibi Abdülcemil Bey’i de muhtemel bir direniş ihtimaline karşı tutuklayarak, tecrit etmiştir zira.

 

İlk sürgün yeri Özbekistan'ın Andican bölgesi olur. Mustafa'nın çocukluğu burada geçer. 1955'te Özbekistan’ın başkenti Taşkent’e yakın bir kasabaya göçerler. Rus diliyle orta öğrenimini tamamlayan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Taşkent Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümüne girmek için mürâcaat eder. Yetkililer, " Sovyetlere sâdık olmayan bir milletin mensuplarını bu fakülteye almıyoruz. " diyerek başvurusunu reddederler. Hayat şartları onu bir fabrikaya işçi olarak girmeye zorlar. 1961 yılında, arkadaşları ile birlikte Kırım Tatar Millî Gençlik Teşkilâtını kurarlar. Kısa bir süre sonra teşkilâtın ileri gelenleri tutuklanır. Mustafa Abdülcemil’in fabrikadaki işine son verilir. 1962 yılında Taşkent Zirâat Mekanizasyon ve Sulama Enstitüsüne girer. 1965 yılında KGB'nin isteği üzerine "Milliyetçi olmak, Komünist Parti ve Sovyet Devleti aleyhine propaganda yapmak ve yazdığı, “Kırım'da XIII-XVII. Yüzyıllarda Türk Medeniyeti” adlı makaleyi enstitü talebeleri arasında dağıtmak" suçlamaları ile okuldan atılır.

 

Enstitüden atıldıktan bir süre sonra askere çağırılır. "Benim milletimi yok sayan, tanımayan bir devlete askerlik yapmam" diyerek Kızıl Ordu'da askerlik yapmayı reddeder. Bunun üzerine tutuklanır ve 1,5 yıl hapse mahkûm edilir. 1968 yılında, Moskova’da,  Sovyetler Birliği'nin, o zamanki Çekoslovakya’yı (Çekoslovakya şimdilerde Çek ve Slovak Cumhuriyeti olarak iki ayrı devlettir.)  işgalini protesto eden bir grup aydın arasında yerini alır. Bunun üzerine 1969 yılında, Sovyet Devleti aleyhine faaliyette bulunmak, Kırım Tatarlarının vaziyeti ve onların hakları hakkında mektuplar ve makaleler yazarak Sovyetler Birliği'nin millî siyasetini lekelemek gibi suçlamalar yöneltilerek tutuklanır. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Taşkent’e götürülür. Onunla beraber Moskova’da yaşayan ve Kırım Türklerine çok yardımda bulunan Yahudi şair Ilya Gabay’ı ve II. Dünya Savaşının ünlü generali Ukraynalı Petro Grigorenko da tutuklanmıştır. General Grigorenko’yı beş yıllığına akıl hastanesine kapatan Ruslar, Kırımoğlu ile Gabay’ı üç yıllık ağır şartlı çalışma kampı ile cezalandırırlar. Ne hazindir ki şair Ilya Gabay üç yıllık cezasının sona ermesinden birkaç ay sonra oturduğu apartmanın 12. katından atlamak suretiyle intihar eder.

 

Özgürlüğüne kavuştuktan kısa bir süre sonra, 1974 yılında üçüncü defa tutuklanarak, 1 yıl müddetle Sibirya'ya çalışma kampına sürgün edilir. Çok ağır şartlarda bir yılını burada geçiren Kırımoğlu’nun cezasının bitmesine üç gün kala “kamp arkadaşlarına ve akrabalarına yazdığı mektuplarla Sovyet Devleti'ne karşı propaganda yapmak ve iftira etmek” gibi suçlamalar ile hakkında yeni bir dava açılır. Bunun üzerine, dünya çapında tanınmasını sağlayan o ünlü açlık grevine başlar. 303 gün süren açlık grevi boyunca Rus yetkililer tarafından darp edilmek suretiyle, zorla beslenir.

 

Ünlü fizikçi Andrey Saharov, General Piyotr Grigorenko gibi aydınlar başta olmak üzere, insan hakları savunucuları Kırımoğlu’nun serbest bırakılması için mücadeleye başlarlar. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere; İslâm Dünyası, İnsan Hakları kuruluşları gibi merkezlere yapılan müracaatlar, yazılan mektuplar neticesinde Kırımoğlu'nun adı ve Kırım Tatarlarının mücadelesi dünya kamuoyuna dolayısıyla Türkiye kamuoyuna duyurulur. Türkiye'de Mustafa Cemiloğlu olarak tanınan ve Kırım için verdiği mücadele dolayısıyla Kırımoğlu olarak anılan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Bey ve davası Türkiye’den de büyük destek görür. Kırımoğlu yıllar sonra Türkiye’de katıldığı bir televizyon programında, zindanda geçen o zor yıllarda umudunu yitirmek üzereyken Başbuğ Alpaslan Türkeş’ten gelen mektubun -tabir-i caizse- kendisini tekrar dirilttiğini söyleyecektir. 

 

Sovyet yetkililer, yaptığı açlık grevine ve dünya kamuoyunun tepkisine rağmen onu Sibirya'nın Omsk şehrine götürerek, yargılarlar ve 2,5 yıl ağır şartlı çalışma kampı cezasına mahkûm ederler. Aile fertleri ve Andrey Saharov gibi arkadaşları ile görüşmesi engellenen Kırımoğlu, Çin sınırındaki Primoraki Çalışma Kampına gönderilir. Buradaki cezasını tamamlayan Kırımoğlu, Taşkent’te zorunlu ikametgâha mecbur bırakılır. Şehri terk etmesi, 20.00-06.00 saatleri arasında dışarı çıkması, halka açık yerlere (kahvehane, çay salonu, tiyatro, pazar yeri vs.)  gitmesi yasaklanır. Tabi bir de her hafta karakola gidip, imza atması gerekmektedir. Bir yıl sonra açık nezaret (gözaltı) şartlarını ihlâl ettiği gerekçesiyle beşinci defa tutuklanır.

 

Taşkent’te görülen davaya aile fertleri ve Andrey Saharov gibi dostları yine alınmaz. Bu kez ceza daha da ağırdır. Yakutistan’ın Zıryanka kasabasına 4 yıl zorunlu çalışma kampına gönderilir. Sakha (Yakut) elinde geçen dört yılın ardından, ailesiyle birlikte Kırım’a döner. Rus yetkililer, Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve ailesine yine rahat vermezler. Kırım’a gelişlerinin 3’ncü günü, Rus yetkililerin zor kullanmak suretiyle Özbekistan’ın Yangiyul kasabasına götürülür. Kasım 1983’te altıncı defa tutuklanır. Tutuklanma sebebi olarak Sovyet karşıtı olmak, Sovyet Devleti’nin iç ve dış siyasetine iftira atmak, Kızılordu’nun Afganistan’ı işgalini kınayan bir bildiriyi yayımlayan aydınlar arasında yer almak, 1983’te Krasnodar bölgesinde vefat eden babası Abdülcemil Bey’in naaşını yasak olmasına rağmen Kırım topraklarına defnetmeye teşebbüs etmek dahası bu defin işlemi sırasında Rus güvenlik güçleriyle yaşanan çatışmaya önderlik etmek gibi suçlamalar yer alır.  Taşkent’te yapılan yargılama sonucunda üç yıl ağır şartlı çalışma kampına gönderilir.

 

Üç yıllık cezasını çekmekte olduğu Magadan şehri yakınlarında bulunan çalışma kampında cezasının bitmesine az bir süre kala Kırımoğlu aleyhine yeni bir dava açılır. 1986 yılı sonlarında Magadan’da yapılan yargılamada tekrar bir üç yıllık mahkûmiyet kararı çıkar. Bu mahkûmiyet kararının duyulması üzerine Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri vb. birçok ülkede tel’in gösterileri yapılır. Rejkyavik şehrinde yapılan Gorbaçov-Reagan zirvesinde Amerikan tarafı -önşart olarak- aralarında Kırımoğlu’nun da olduğu beş insan hakları savunucusunun serbest bırakılmasını ister. Bu gelişme üzerine siyasî faaliyetlerde bulunması halinde 3 yıllık çalışma kampı cezasını çekmek üzere tutuklanması yönünde şartlı salıverilme kararı ile özgürlüğüne kavuşur.  Hapisten çıkan Kırımoğlu, Kırım’ın ve Kırımdaki Tatar Türklerinin haklı davasına kaldığı yerden devam eder. Kırım Tatar Millî Hareketini derleyip toparlar.

 

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 1987 yılında, birkaç arkadaşı ile birlikte Kızıl Meydan'da Sovyet tarihinde benzeri hiç görülmemiş Kırım Tatar gösterilerini organize eder. Bu gösteriler, gerek Sovyetler Birliği'nde gerekse dünya kamuoyunda büyük yankı yaratır. Tüm dünyanın dikkati Kırım’a ve Kırımlı Tatar Türklerinin haklı davasına çevrilir.  Gorbaçov’un, Glasnost ve Perestroyka açılımı ile birlikte Sovyetler Birliği de yeni bir döneme kapılarını açar. Kırım Türkleri yavaş yavaş anayurtları olan Kırım’a dönmeye başlarlar. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Mayıs 1989’da Taşkent’te yapılan Kırım Tatar Millî Hareketi Teşebbüs Grupları Genel Toplantısında kurulmasına karar verilen Kırım Tatar Millî Hareketi Teşkilatının başkanlığına seçilir.

 

1991 yılında, Kırım Tatar Millî Hareketi öncülüğünde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği genelinde Kırım Tatarlarının yaşadığı her bir yerleşim biriminde seçimler yapılır. Yapılan demokratik seçimlerin sonucunda 26 Haziran 1991'de Akmescit'de II. Kırım Tatar Millî Kurultayı toplanır. Kurultay sonunda Kırım Türklerinin genelini temsil yetkisi alan Kırım Tatar Millî Meclisinde oybirliği ile başkan seçilir. Yapılan seçimler sonucunda Haziran 1996'da toplanan III. Millî Kurultay'da tekrar Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı seçilir. Geçtiğimiz yıllarda V.si düzenlenen son Kırım Tatar Millî Kurultayında kendi isteği ile aday olmayarak, 27 Ekim 2013 tarihinde Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanlığını Refat Çubarov’a devreder.

 

Kırım Tatar Millî Meclisi'nin kararı ile kendisine "Kırımoğlu" soyadı verilen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 1998 yılında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Nansen Mülteci Ödülüne layık görülür. Turan Yazgan Ödülü ve daha birçok ödülün de sahibidir. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, evli ve üç çocuk babasıdır. Halen Kırım’ın incisi Bahçesaray'da yaşamaktadır. (Yazılı ve görsel basından derlenmiştir.)

 

Aziz Dolu Atabey

http://azizdolu.blogcu.com/



Bu yazı 1,070 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Temmuz 2017 Ömer Halisdemir
    • 5 Temmuz 2017 Musul; Nureddin Zengi'nin Yadig
    • 23 Mayıs 2017 Ra, Rab, Tanrı ve Türkler
    • 7 Mart 2017 Türkiyeyi Ve Dünyayı Anlamak
    • 14 Ocak 2017 Rainadan, Radikalizme
    • 1 Ocak 2017 İslam, İslamcılar ve Anarşizm
    • 22 Aralık 2016 Kurt Ulur, Vatan Kurtulur
    • 7 Aralık 2016 Şangay Bilmem Ne Kaçlısı
    • 20 Kasım 2016 Başkanlık Tartışmaları
    • 20 Kasım 2016 Fıratın İki Yakasını Bir Araya Getirmek
    • 7 Ekim 2016 Bir Meşrep Olarak Alevilik
    • 22 Eylül 2016 Piruz Dilenci; Güney Azerbaycanın Özgürlük Ateşini Harlayan Adam
    • 11 Eylül 2016 Bu da oldu; Atatürkün resmine sansür
    • 31 Ağustos 2016 Yüksekova İl Olmalı
    • 18 Ağustos 2016 Yapılandırma Ayarlarına Dönüş
    • 8 Temmuz 2016 Atatürk Türkiyesinden, Humeyninin İranına
    • 2 Temmuz 2016 Akıl ile vicdanın hasbıhali
    • 2 Temmuz 2016 Almanların Maskarası, Çerkezlerin Yüzkarası
    • 29 Mayıs 2016 Bir, Üç, Beş
    • 23 Mayıs 2016 Otizmliler, ille de AKP diyormuş

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,026 µs