En Sıcak Konular

Aziz Dolu

Atabey
Aziz Dolu
1 Ağustos 2013

Lanet Olsun



Lânet Olsun

Hüseyin Nihal Atsız Bey'in, ruhunun derinliklerinden gelen bir isyan dalgası ile söylediği "Milliyetçilik; Bolivya dağlarında öldürülen Arjantinli maceracı serseri Guevara için zıplayıp da, sıra Kazak kahramanı Osman Batur'a gelince susmak hiç değildir! Tutsak Türk Elleri ve onun Osman Batur gibi binlerce şehidi dururken, Zenci Lumumba'ya, Hoşi-minh'e, Mao'ya destan düzenlere lânet olsun!" sözleri tam da içinde bulunduğumuz şu zaman dilimi için söylenmiş gibi durmuyor mu Allah aşkına? Doğu Türkistan, Arakan, Keşmir, Çeçenistan, Kazan, Karabağ, Afganistan, Irak, Suriye, Filistin, Mısır… diye giden ülkelerde yaşayan, daha doğrusu yaşamaya çalışan milyonlarca Müslüman için kimler dertleniyor, kimlerin uykusu bölünüyor acaba?

Doğu Türkistan 1949 yılından bu yana Çin işgali altında ölüm-kalım mücadelesi veriyor. Osman Batur'un memleketi, Türk'ün beş bin yıllık yurdudur çiğnenen; Türk'ün soydaşı, dindaşıdır katledilenler. Arakan'da, diri diri yakılan insanlar dindaşımızdır, insan olmamız hasebiyle ırkdaşımızdır. Karabağ'da katliama, soykırıma uğrayan insanlar Saruhanoğullarının torunları olan Oğuz/Türkmen kardeşlerimizdir. Ateş ve barut fıçısına dönen Kerkük, Halep 7.-8. yüzyıldan bu yana birer Türk yurdudur. Velhasıl Türk'üm diyenin de, Müslüman'ım diyenin de, insanım diyenin de dertlenmesi, en azından ellerini göğe açıp; birer dua, birer beddua göndermesi gerekmez mi? Ki bu da imanın en zayıf halkasıdır malûmunuz.

Hani Budizm barış dîni idi? Budizm barış dîni ise bu yaşananlar ne demek oluyor? Yahut da şöyle bir akıl yürütme yapılabilir mi? Batı'da en hızlı yayılan din, İslâm. İslâm'a girmeyenler de Budist öğretilerin peşine takılmış gidiyor. Hıristiyan Batı'nın, bu durumdan kaygı duymaması mümkün müdür? Hayır! O halde Batı, Müslümanlarla Budistleri birbirine kırdırmak istiyor olabilir mi, diye bir soru da insanın aklına takılmıyor değil hani!.. Amma velâkin söz konusu böyle bir kumpas olsa bile, bu durum, Arakanlılara yönelik sergilenen vahşeti mazur gösteremez canlar.

Komşusu açken, tok yatanı bile kabul etmeyen bir dînin mensubu olarak, zulüm altında inleyen; bir gün daha yaşayıp yaşamayacaklarının bile garantisi olmayan insanların var olduğu şu dünyada rahat yataklarında debelenen Müslümanlara ne demeli? Ki bu dünyanın sonunda bir imtihanın beklediğini bilip dururlarken hem de! Velhâsıl haksızlıklara karşı elimizle, olmadı dilimizle, o da olmadı kalbimizle mücadele etmeliyiz. Bunu da Çin mallarına el sürmeyerek, mülteci kamplarında kalan kardeşlerimize elimizden geldiğince maddî-manevî yardımlarda bulunarak yapmalıyız.

Doğu Türkistan'da, henüz 15-16 yaşındaki Müslüman kız çocuklarını, ailelerinden alıp, zorla genelevlerde çalıştıran Çinlileri; Arakan'da, Müslümanları diri diri yakan Budistleri; Suriye'de, Müslümanları diri diri toprağa gömen Yezitleri... dahası, bu zulüm ve haksızlıklar karşısında hiçbir şey olmamış gibi nefes alıp-veren, ciğeri beş para etmez 'sözde' Müslümanları Kahhâr olan Allah'a (cc) havâle ediyoruz.

Zalimlere de, zulümlere de, zulümlere göz yumanlara da lânet olsun!..

Aziz Dolu Atabey
Serik-19.07.2013 Cuma

 

Güzel Ülke

https://www.facebook.com/groups/guzelulke/

İslâm ve İnsan

http://www.facebook.com/groups/islam.insan/

Yazarlar

En Çok Okunan Haberler

Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ

8,694 µs