Konuk Yazar-Türkiye
Yavuz Bülent Bakiler
23 Mayıs 2011
Devlet Bahçeli’nin konuşması üzerine
Devlet Bahçeli’yi geçen pazar, Shov Televizyonunun Siyaset Meydanı programında dinledim. 23:30’da başlayan konuşması 02:00’de bitti. Bahçeli’ye tam iki buçuk saat kulak kesildim. Gördüm ki, alkış toplamak için hislere-heyecanlara hitab etmiyor. Aksine, ciddi bir siyasetçiye yakışır tarzda açıklamalarda bulunuyor. Aklımıza, mantığımıza yol açmak için söz söylüyor.
Türkiye’nin iktisadî alanlarda kalkınması, kişi başına düşen millî gelirin, arttırılması elbette çok mühim. Ama millî şuurumuzun güçlenmesi, vatan bütünlüğümüzün korunması, millî kültürümüzün canlı tutulması, cebimize girecek paradan kırk kat daha önemli.
Mayınlarla döşeli bir yoldan geçiyoruz. Türkiye, son yüzyılımızın en önemli, aynı zamanda en tehlikeli seçimlerinden biriyle karşı karşıya. Vatanımızı bölmek, milletimizi birbirine düşman haline getirmek isteyen iç ve dış düşmanlarımız, kendi aralarında yarış halindedirler. Doğu ve Batı dünyası, 1071 Malazgirt zaferinin intikamını almak için didinip duruyor.
Devlet Bahçeli, iki buçuk saat süren açıklamalarında, millî devlet anlayışımızın, temelleri üzerinde durdu: “12 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir anayasa yapılacak. Bu anayasanın özellikleri ne olacak? Bu anayasa, üniter devlet yapımızı bozacak mı, bozmayacak mı? Birtakım kişiler, kuruluşlar, partiler, devletler... Irak, Suriye, Türkiye ve İran üzerinde müstakil bir Kürdistan kurulmasını istiyorlar.”
Ama hiç kimse, böyle bir bölünmeden sonra, Kürtler’in ve Türkler’in nasıl büyük belâlarla, felâketlerle burun buruna geleceklerini açıklamıyor. Kürtler, Doğu Anadolu’da bir devlet kurmayı, turşu kurmak gibi, veya bağdaş kurup oturmak gibi kolay bir iş sanıyorlar.
Bazı Türkler de sanıyorlar ki, Doğu Anadolumuzu vatan bütünlüğümüzden ayırıp Kürtlere bıraktık mı terör belasından kurtulup rahata kavuşacağız. Her iki görüşün temelinde, dipsiz bir cehalet, misilsiz bir ihanet var. Çünkü PKK terörünün altında Batı dünyasının, yani Hristiyan âleminin ŞARK MES’ELESİ hazır tetik duruyor. ŞARK MES’ELESİ’nin özü, esası, Anadolu toprakları üzerinde bir tek Türk, bir tek Kürt bırakmamaktır. Bizi, geldiğimiz Asya içlerine sürmektir. Biz, 1590 yılında, 3. Murat zamanında 23 milyon km2 üzerine yayılan bir büyük devlettik. Hristiyan Batı, ŞARK MES’ELESİ zihniyetiyle bizi önce Avrupa içlerinden Balkanlara sürüp çıkardı. Sonra, 1912 Balkan savaşlarıyla, bizi Balkanlardan Anadolu’ya itekledi. Şimdi de Anadolu’yu ANATOLİA haline getirmek için çırpınıyorlar. Kürtlerimiz, BÜYÜK ERMENİSTAN dâvâsından, İsrail’in ARZ-I MEV’UT dâvâsından, ABD’nin BOP plânından haberdar değiller. Vah bize, vahlar bize! Biz de haberdar değiliz. Bütün milletimizin Devlet Bahçeli’yi dinlemelerini ne kadar çok isterdim.
Bu yazı 1,871 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Mart 2013
Allaha ısmarladık
-
10 Mart 2013
Anıtkabir'de Kral Abdullah'ın gözyaşı
-
4 Mart 2013
Hocalı'da Ermeni ve Rus vahşeti
-
25 Şubat 2013
Ah Enver Ağabey!
-
24 Şubat 2013
Sinoplu gençleri kim tahrik etti?
-
18 Şubat 2013
Kemalizmin millet anlayışında dinin yeri yoktur
-
4 Şubat 2013
Türk Olmak Şereftir
-
21 Ocak 2013
Nazım Hikmet'e niçin saygı duyayım? -ll-
-
14 Ocak 2013
A. Menderes'e tekme tokat dayak, Apo'ya renkli televizyon
-
13 Ocak 2013
Terör biter mi dersiniz?
-
31 Aralık 2012
Soner Yalçına Açık Mektup
-
25 Kasım 2012
Turan Yazgan Hoca da...
-
23 Ekim 2012
Fazıl Say cayırtısı
-
21 Ekim 2012
MHP Devlet Bahçeli'yle büyümüyor, büyümeyecek!
-
8 Ekim 2012
Atsız Şaman mıydı?
-
1 Ekim 2012
Balyoz davasının hakimi ben olsaydım...
-
9 Haziran 2012
Abdurrahim Karakoç (1932-2012)
-
9 Nisan 2012
Ordumuzu siyasete bulaştırmamak
-
1 Nisan 2012
Türk Ocakları 100 yaşında
-
5 Mart 2012
Hocalı mitinginde bir yanlışımız
Yorumlar
+ Yorum Ekle