En Sıcak Konular

Nuri Gürgür-Türk Ocakları Genel Başkanı
Konuk Yazar-Türk Yurdu
Nuri Gürgür-Türk Ocakları Genel Başkanı
13 Ocak 2011

Kanuni ''Muhteşem Yüzyıl'' Filmi Üzerindeki Tartışmaların Arka Planı



Tarih şuuru millet oluşumunun temel unsurlarından biridir. Ortak bir geçmişi, başarıları, acıları birlikte yaşamış olmak geleceği paylaşmak birliktelik duygusunu pekiştirir. Böylelikle ortak tarih insan topluluklarını yığın olmaktan çıkarır, millet oluşumunun zeminini hazırlar.

İmparatorluktan millî devlete geçiş sırasında yapılan yanlışlardan birisi, belki de birincisi 1923’ün milat sayılarak Osmanlı’nın acımasızca karalanması olmuştur. Okul kitaplarında padişahların kimisi deli, kimisi zalim ve sefihtir. Hatta aralarında düşmanla işbirliği yapacak derecede ihanet içinde olanlar bile vardır. Kitaplarda Osmanlı Hakanları yerden yere vurulur; öğrencilere “padişahtan sultandan kurtuldu güzel vatan” gibi manzumeler belletilirdi. Sonuçta Osmanlı tarihî gericiliğin, bilim düşmanlığının  hüküm sürdüğü, her türlü yeniliğe  karşı direnildiği kara bir sayfa olarak nitelendirilip  atlanır; buna karşılık Hitit, Lidya yahut iyonya  gibi Anadolu’nun jeolojik kalıntıları arasından  ilişki kurmak üzere kadim medeniyetler araştırılmaya çalışılırdı.  Bu kültür politikasının etkisiyle özellikle 40’lı yıllarda bir kısım aydınlar arasında “mavi Anadoluculuk” cereyanı hayli etkili oldu. Aslında Köy Enstitüleri denemesi de reddedilmek istenen medeniyetin boşluğunu ideolojik bir aşıyla doldurma çabasının ürünüdür.

Erken Cumhuriyet döneminde yeni rejimin sağlamlaştırılması kaygısı göz önüne alındığında, bu eğitim ve kültür politikasının kendi açısından yorumu yapılabilir. Ancak aradan bunca yıl geçtikten sonra bazı kesimlerde bu bakış tarzının hüküm sürmesi, Osmanlı’nın inatla karalanmaya çalışılması düşündürücü bir tablodur.

Tarihî sadece hamasetten ibaret saymaya çalışmak, geçmişte yaşananların bir kısmını görmezlikten gelmek, bunları yorumlamaktan ve düşünmekten kaçınmak ifratın bir başka türüdür. Bu da yanlıştır. Osmanlı tarihî  fetihleriyle bozgunlarıyla, izlediği siyasetle, döneminde oluşturulan kültür ve medeniyet düzeyiyle, devlet ve toplum nizamıyla muhteşem bir bütündür. Doğru olan onu bu bütünlüğü çerçevesinde değerlendirmektir. Yani objektif olmaktır.

Meseleye bu açıdan bakıldığında, Osmanlı’nın peşinen karalanmasının  haklı bir mantığının bulunmadığı görülür. Böyle yapmakla sadece siyasî  yapısı değil, bu dönemde oluşan kültür ve medeniyet yani milletimize vücut veren temel değerler de reddedilmiş oluyor; bu tavır etkili olduğu oranda  telafisi imkânsız bir boşluk doğurur. Cihan devleti olmak,16.yy da zirveye ulaşan Türk-İslam Medeniyetine vücut vermek sıradan bir olay değildir. Bunu başaran Osmanlı ayakta durmakta zorlandığı son döneminde Cumhuriyet’in pek çok mevzuatını, temel müesseselerini, yeni devletin benimsediği idare esasların pek çoğunu hazırlanmasını, uygulamaya konulmasını başarmıştır. Başka bir ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin önce Osmanlı’nın ondan önce de Selçuklu’nun varisi olduğunu, Türk tarihinin   önemli bir özelliği olan  sürekliliğini kimse inkâr edemez.

Son günlerde Kanuni’nin hayatını konu alan bir  dizi film dolayısıyla Osmanlı tarihî üzerinde yoğun tartışmalar yapılıyor. Kamuoyunda bu filmde Kanuni’nin gerçek kişiliğinden  farklı yansıtıldığı, çarpıtıldığı, reyting hesaplarıyla  cinselliğin öne çıkarıldığı, padişahın ayyaş ve tutkularının esiri bir  kişilik  portresiyle  tanıtıldığı hususunda  yaygın bir kanaat var. Bu doğal olarak  tepkilere yol açıyor. RTÜK’e bu konuda rekor seviyede şikâyetlerin ulaştığı açıklanıyor.

Bu tepkilerin yanı sıra farklı görüşte olanlar da var. Bunlardan bir kısmı filmi izlediklerini, beğenmediklerini, ancak görüş ve düşünce özgürlüğü açısından bu  tarz yapımlara kısıtlama getirilmesine karşı olduklarını savunuyorlar. Bazı tarihçiler de padişahların sonuçta insan olduklarını, her türlü insanî zaaf yahut tutkuların onlarda da bulunmasının normal olduğunu, pek çoğunun içki içtiğinin bilindiğini, veli yahut evliya olmadıklarını bu  yüzden olayın büyütülmemesi gerektiğini ifade ediyorlar.  Filme yapılan eleştirilere karşı olanlar  bunun bir belgesel değil “dizi film” olması nedeniyle  dolayısıyla objektiflik unsurunun aranmaması gerektiği hususunda birleşiyorlar.

Bu tartışmaların bir başka önemli özelliği bazı çevrelerde görülen tarihimize husumet duygusunun bir kere daha ön plana çıkmasıdır. Bu duygu bir çoklarında hastalık hâlinde saplantıya dönüşmüştür. Mesela Çetin Altan aklına estikçe Osmanlı Hakanlarını aşağılamayı, zalim, sorumsuz ayyaş göstermeyi, geri kalmışlığımızın esas sorumluları ilan etmeyi  alışkanlık hâline  getirmiştir.

Bu zihniyet sahiplerinin  son yıllarda toplumun geniş kesimlerinde ve özellikle okumuşlar arasında Osmanlı’ya karşı giderek artan ilgiden rahatsız oldukları bir vakıadır. Osmanlı coğrafyasındaki izlerimizin, etkilerimizin giderek gün ışığına çıkmasından, bunların çeşitli kültürel ve siyasal  açılımlara  zemin hazırlamasından hoşnut değiller. Tartışılan dizi film üzerinden  görüşlerine pay çıkarmak için çırpınıyorlar. Osmanlı Hakanlarının sıradan, basit ve tutkularının esiri insanlar olarak tanıtabilirlerse, yurt içinde ve dışındaki ilgiyi dağıtabileceklerini düşünüyorlar.

Türk halkının  bu  filme gösterdiği tepkiyi  bağnazlık, özgürlüklere tahammülsüzlük ilan edip kınamak, olayı hafife almak, olayın arka planını görmemek anlamına gelir. Kimse, özellikle tarihçilerimiz    oluşturulmak istenen  tarihsiz, bilinçsiz, mazisiz bir toplum yaratma heveslerinin oyununa gelmemelidir.

Reyting hesaplarıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın  nitelikleri, üstün devlet adamlığı  ve yöneticilik özellikleri, koskoca bir Cihan devletine Hakanı olması,  bu devasa  mekanizmayı büyük başarıyla yürütmesinin anlamı bir kenara bırakılırsa, şarap içen, tutkuları bulunan   sıradan bir insana dönüştürülmeye çalışılırsa buna tepki duyulması  bilinçli  bir toplum hassasiyetidir.  Filmi yapanların   ticari hesaplarının olması doğaldır; ama bir de halkımızın duyguları ve görüşleri var ve buna herkes saygı göstermek mecburiyetindedir.

 



Bu yazı 1,764 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Nisan 2012 12 Eylül Davası Bu Haliyle Sonuçsuz Bir Girişim Olarak Kalacaktır
    • 28 Mart 2012 Türk Ocakları bu yıl 100.ncü yılını kutluyor
    • 3 Mart 2012 Eğitim Meselesi Siyasallaştırılmamalı
    • 11 Şubat 2012 Yılmaz Öztuna Hakka Yürüdü
    • 10 Şubat 2012 Tarihi Binamız Neden Alınamadı, Nasıl Alınabilir?
    • 1 Şubat 2012 Fransa Parlamentosu ve Sarkozy Türkiyeye Tarih Bir İmkn Sunuyor
    • 15 Ocak 2012 Bir Milli Kahramanı Kaybettik Türk Milletinin Başı Sağolsun
    • 7 Ocak 2012 Uludere Faciası Ahlksızca İstismara Çalışılıyor
    • 30 Aralık 2011 Türkiye Herşeye Rağmen Büyük ve Güçlü Bir Ülkedir
    • 20 Aralık 2011 Türk Ordusu Bu Sataşmalara Müstahak Değildir
    • 5 Aralık 2011 Dersim’in Nedense Konuşulmayan Tarihçesi
    • 26 Kasım 2011 Yeni Anayasa Hazırlıkları Fetiş Haline Getirilmemelidir
    • 5 Kasım 2011 KCK Operasyonlarına Gösterilen Tepkilerin İdeolojik Anlamı Üzerine
    • 21 Ekim 2011 Milli Politika Zarureti
    • 10 Ekim 2011 Türk Toplumunun Sinir Uçlarıyla Oynanmamalı
    • 25 Eylül 2011 Yirmibirinci Yüzyılda Nasıl Bir Türk Ocağı?
    • 6 Eylül 2011 İsrail ile Savaşın Diğer Yüzü
    • 1 Eylül 2011 Tarihi Gafın Diğer Yüzü
    • 1 Eylül 2011 Işık Koşaner’e Tepkiler Haklı Sayılabilir mi?
    • 15 Ağustos 2011 Suriye’deki Olaylara İlgisiz Kalamayız

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,548 µs